YAZI: CHRIS STOKEL-WALKER
Mart 2019’da Google One’ın depolama alanını yükseltmek için ilk ödeme yaptığımda, bu yeni seviyeyi limitine kadar dolduracağım hiç aklıma gelmemişti. Bu yükseltme, Google hesabınızdaki depolama alanını 15 GB’tan 100 GB’a çıkarıyor; o sıralarda benim Gmail hesabım ise sadece 14,5 GB yer tutuyordu.
Google hesabıma onlarca gigabayt daha fazla dijital döküntü ekleme ve bir sonraki adımı bir daha asla düşünmek zorunda olmama fikri (aylık ücretin iki katı civarına 200 GB) komik görünmüştü. Fakat gelen kutum aslında daha da kontrol edilemez hale gelmişti (bu yazıyı yazdığım sırada 390.921 okunmamış e-postam bulunuyor ve bunların çoğu kötü hedeflenmiş, istenmeyen tanıtım e-postaları) ve elbette, bu ayın başlarında Gmail’imin açılış sayfasının üstünde veri kapasitemin yüzde 90’ına yaklaştığıma dair beni uyaran turuncu bir çubuk belirdi.
Cüzdanıma uzanmaktansa, Google’ın kendi temizleme sürecine yöneldim. Bu süreç, en kabahatli olanları belirlemenizi sağlıyor. Fark ettim ki, Google Drive’ımdaki bir WhatsApp yedeklemesi toplam depolama alanımın yüzde 1 kadarını kaplarken, suç neredeyse tamamen Gmail’e aitti: Google Drive’ın kullandığı 0,4 GB hariç olmak üzere, tüm depolama alanını e-postalar kaplıyordu.
5 ila 10 megabayt arasında eklentiler içeren binlerce e-posta içinde boğuluyordum; bunlar tek başına çok büyük rakamlarmış gibi görünmeyebilir fakat birleşince boşa harcanan gigabaytlarca alana neden oluyorlardı.
BÜYÜK DEĞİŞİMİN SONUCU
20 yıl önce Gmail hesabımı açtığımda, hesaba dahil olan 1 gigabaytlık alan astronomik görünmüştü. Gerçekten de o zaman bilgisayarımın sabit diskindeki kendi limitlerimi aşınca, Gmail gelen kutumu tipik bir bulut depolama sunucusu olarak kullanmış ve ne zaman istersem indirebileceğim dosyaları kendime e-posta ile göndermiştim.
Fakat artık bu limiti 10 bin ila 20 bin e-postayla kolayca aşıyorum ve bu yazıyı yazdığım günün ilk 12 saati içinde 103 tane e-posta aldığım düşünülürse, bu limiti aşmak sadece bir buçuk ay civarı sürüyor. Bu e-postaların çoğu aşırı büyük dosyalar içeriyor: Röportaj yapılacak kişilere yönelik bir tanıtım çağrısına yanıt, röportaj yapılan kişinin 18 MB’lik bir resmini içeriyor.
Diğerleri ise küçük fakat gereksiz: Nisan 2022’de alınan probiyotik cilt ürünleri serisi hakkındaki bir tanıtım e-postası (bu, hiçbir zaman hakkında yazmadığım ve muhtemelen de yazmayacağım bir konu), ürünün 1 MB’lık bir resmini ve depolama alanımı neyin doldurduğunu bulmaya karar verene kadar hiç açmadığım, PDF formatındaki 2,1 MB’lık bir basın bültenini içeriyor.
BULUT ETKİSİ ÖNEMLİ
Bilgisayar dünyasında, resim sıkıştırmanın yerden tasarruf etmek konusunda ciddi bir mesele olduğu ve sıkı kullanıcıların verileri sıkıştırmak için farklı ZIP formatlarının (.zip’ten .7z’ye ve .rar’a kadar) sıkıştırma güçlerini karşılaştırdığı zamanları hatırlayacak kadar yaşlıyım. Şimdiyse e-postaları gönülsüzce gönderiyoruz ve sonuçlarıyla alıcının baş etmesini bekliyoruz.
Ve bu durum daha da kötüleşiyor. 2020 tarihli “World Wide Waste: How Digital Is Killing Our Planet—and What We Can Do About It” adlı kitabın yazarı Gerry McGovern, “Daha geniş kapsamlı toplumsal veya felsefi bağlama bakarsanız, maddi dünyadan giderek daha kopuk hale geldik” diyor. McGovern, bu değişikliğin nedeninin basit olduğunu söyleyerek açıklıyor, “Verilerin maddi anlamda bir varlığı bulunmuyor. Maddi olmayan bir anlamda, bulutta mevcutlar.”
Önceki haberler, bulut tabanlı bir dünyada yetişen bir üniversite öğrencisi neslinin klasörler kullanmak veya bunlara erişmek gibi depolama sistemi hiyerarşilerini en iyi nasıl düzenleyeceklerine dair bir fikirlerinin olmadığını vurguladı. Bunun yüzünden de bu durumun enerji kullanımı, su kullanımı veya materyal kullanımı üzerindeki etkisini düşünmüyoruz. McGovern, “Çevrenizden koptuğunuz zaman, muhtemelen çevrenizi kötüye kullanırsınız” diyor.
Emisyonlar da ayrıca bir sorun olabilir. Küçük bir tasarım şirketi, Thanks in Advance adında, müsrif e-posta alışkanlıklarımızın çevre üzerindeki etkisini vurgulayan bir internet sitesi hazırladı. Thanks in Advance, dünyadaki e-posta kutularının ABD çapındaki tüm ampulleri 28 saat boyunca durmadan aydınlatmaya yetecek kadar enerji tükettiğini ortaya çıkardı. Bu, büyük sorunun yanında küçük bir sorun fakat benim e-posta sorunumun da gösterdiği gibi, damlaya damlaya göl oluyor.
SORUNU ÇÖZMENİN YOLU
İsveç’teki Uppsala Üniversitesi’nde insan-makine etkileşimleri profesörü olan Mike Hazas, e-posta aracılığıyla “Depolama gereksinimleri ve trafik kesinlikle olması gerekenden büyük fakat genel karbon emisyonları ve enerji aslında ICT’nin kullanıldığı şeyleri içeren daha geniş kapsama göre daha küçük” diyor. (Hazas ayrıca Thanks in Advance çalışmasına da katıldı.)
McGovern, ek olarak internet hızlarının da e-posta depolama alanı konusundaki umursamazlığımıza katkıda bulunduğunu düşünüyor. Speedtest’e göre, ABD’deki ortalama bir internet kullanıcısı, 250 Mbps civarında indirme hızları bekleyebilir. Bu, ortalama bir Amerikalının 2020’de sahip olduğu hızın iki katı civarında ve 2017’de sahip olduğu hızın ise neredeyse dört katı. McGovern, “Hız, kötü alışkanlıkları hızlandırıyor” diyor. “Düşünceli davranışlar yerine daha içgüdüsel ve dürtüsel davranışları tetikliyor.”
Şüphesiz ki e-postaları aldığım zaman silmemem de (aldığım e-posta sayısı düşünülürse, hepsini okumam imkansız olurdu) soruna katkıda bulunuyor. Fakat en azından sorunu çözmeye çalışıyorum: Çöp sahasının dijital karşılığının üstesinden geldikten birkaç gün sonra, kullanılan depolama alanını kabaca 10 GB’a düşürmeyi başardım. Bir de tanıtım görevlilerinin bana devasa resimler ve gereksizce büyük ekler içeren e-postalar göndermesini engelleyebilirsem tam olacak.
EMAIL’İN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ
- 333.2 MİLYAR Dünya çapında bir günde gönderilen e-posta sayısı 333.2 milyara ulaştı. Bu saniyede 3.5 milyon email gönderimi anlamına geliyor.
- 0.3 GRAM WorldCleanDay’in araştırmasına göre 1ir email’in karbon ayak izi, 0.3 gram emisyona denk geliyor. İçinde belge ve resimler olan e-postalarda bu miktar 50 gram karbon emisyonuna kadar çıkabiliyor.
- 135 GRAM Ortalama bir çalışan gönderdiği e-postalar nedeniyle yılda 135 gram karbon emisyonu üretiyor. Bu 322 kilometre yol giden bir aracın neden olduğu emisyona denk geliyor.
- % 0.3 2019 yılına ait bir veriye göre global karbon ayak izinin yaklaşık yüzde 0.3’ü emaillerden kaynaklanıyor.
- 1000 Eski emailleri silmek de önemli bir çözüm. Yaklaşık 1000 emaili silmek, internetin kurucusu Berners Lee’ye göre 5 gram civarında olumlu katkı yapıyor.
- 81 BİN UÇUŞ WorldCleanDay’den Anneli Ohvril’e göre her yetişkin İngiliz vatandaşı, ‘teşekkür ederim’ amaçlı emailleri atmaktan vazgeçse, bu yıllık 16 bin ton karbon emisyonu tasarruf anlamına geliyor. Bir başka deyişle, Londra-Madrid arasındaki 81 bin uçuşa denk.
- 33 MİLYAR Dünyada alınan e-postaların yüzde 47.3’ü ‘spam’lardan oluşuyor. İstenmeyen bu emailler her yıl yaklaşık 33 milyar kilovatsaat elektrik tüketiyor ki, bu da 2.4 milyon evin tüketimine denk.