Şirket Doktoru

‘NET POZİTİF’ DÜNYAYI NASIL İYİLŞTİRECEK?

Unilever’in eski CEO’su Paul Polman, son dönemde “sürdürülebilirlik” ve “sıfır karbon” konusuna en çok odaklanan liderlerden biri. Unilever’den sonra bu konuya liderlik etti, fikir üretti ve danışmanlık yaptı. Yakın zamanda ise “Net Positive” (Net Pozitif) adıyla bir kitap yazdı. Tahmin edildiğinin ötesinde “karbon sıfır” konusuna değil, daha fazlasına odaklanıyor. “Dünyayı iyileştirmek için” başta şirketler ve hükümetler olmak üzere “net pozitife” dikkat çekiyor.

Enerjisa Üretim’in desteğiyle Türkçe’ye de çevrilen bu önemli kitapta benim dikkatimi çeken bölüm ise “net pozitif” şirket tanımı ile bu hedefe ulaşılması durumunda dünyanın nasıl görüneceğini ortaya koyuyor.

“Pozitif şirketlerin, büyük sorunların büyümesine katkı yapmak yerine çözüm ürettiğinin nasıl görüneceğini hayal edelim” diyen Polman, şu başlıkları paylaşıyor:

1. Yiyecek ve tarım şirketleri, kendini yenileyen teknikler kullanmayı destekleyerek, toprağın mineral açıdan zenginleşmesini, biyoçeşitliliğin korunmasını, milyonlarca ton karbonun bertaraf edilmesini sağlayabilirler.
2. Alüminyum, çimento ve çelik üreticileri, karbon salımı yapmadan, üretim yapabilir ve karbon salımı olmasını engelleyebilir.
3. Tüketici ürünleri şirketleri, sattıkları ürünler ile insanların ve dünyanın yaşam kalitesini artırabilir.
4. Madencilik şirketleri, etkiledikleri yerli toplumların hayatlarını iyileştirebilir ve dünyanın kaynaklarının geri kazanılmasına yardımcı olabilir.
5. Sosyal medya şirketleri, demokratik süreçlerin güçlenmesini ve gerçeğe ulaşmayı sağlayabilir.
6. Tekstil şirketleri, farklı kaynaklar kullanarak büyümelerini artırabilir. Bunu yaparken tedarik zincirinde çalışanlara yaşayabilecekleri gelirler sunabilir. Faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki toplumların gelişmesine yardımcı olabilirler.

GÜN SONU ANALİZİ

Ne kadar uygulanabilir bilmiyorum ama paylaşmak istedim. Zoom’un kurucusu ve CEO’su Eric Yuan’ın kendini sonraki güne hazırlamak için bir formülü varmış. Röportajında okudum. Günün sonunda kendine 15 dakika ayırıyor ve yaptıklarının üzerinden geçerek değerlendirme yapıyormuş. Yaptıklarını ise şöyle paylaşıyor:

“Uyumadan önce kendime şunu soruyorum. Neyi doğru yaptım, hangi konularda başarısız oldum, hatalı davrandım? Yarın daha iyisini yapabilir ve kendimi geliştirebilir miyim? Bazen de oturup önemli olanları bir kağıda yazıyorum.”

DİKKATİMİ ÇEKEN RAKAM

Geçenlerde bir buluşmada Türkiye’nin ikinci el otomobil pazarıyla ilgili rakamları dinleme şansını yakaladım. Önde gelen şirketlerden birinin yöneticisinden, Türkiye’de ikinci el otomobil satış rakamının 2022’de 8 milyon adede ulaştığını öğrendim. Ancak, bu rakama, her otomobilin birkaç kez el değiştirdiği dikkate alınarak ulaşılıyor. Çünkü, satışa konu olan araç sayısı 3.5-4 milyon düzeyindeymiş.

Türkiye’de 2022 yılında satılan sıfır araç sayısının 592 bin adet düzeyinde olduğu dikkate alınırsa, ikinci eldeki satış 14 kata yakın bir düzeye ulaşıyor. Bir aracın fiyatı ise ortalama 40 bin dolar düzeyinde. Gerçekten büyük rakammış!

“YETENEK GÖÇÜNE ÜZÜLMEYELİM”

BSH Türkiye’nin genel müdürü Gökhan Sığın, yakın zamanda daha büyük bir coğrafyayı kapsayan görev üstlendi. Gelişen Bölgeler CEO’su unvanı ile devasa bir bölgeyi yöneten Sığın, yeni görevinin ilk günlerinde bizim CEO Council’da konuşmacı idi. Oturumu dinlerken dikkatimi çeken bölümlerden biri de kendisine aitti. “Yetenek göçü” konusuna farklı yaklaşımını şu başlıklarda not ettim. Paylaşmak istedim:

• Aslında yetenekleri şirket bünyesine alırken kendimizi onları kaybetmeye hazırlamalıyız. Çünkü, biz meraklı ve enerjisi olan insanları şirketimize katmaya çalışıyoruz. Otomatikman meraklı insanlar, özellikleri gereği yuvadan uçup yeni heyecanlar tatmaya, denemeye bakacaklardır.
• Bizim için önemli olan şirket içindeki enerjiyi yüksek tutmak ve yeni yetenekler çekebilmektir. Burada da en önemli yetenek çekim noktasının da ‘başarı olduğuna’ inanıyorum. Başarıdan kastım sadece gelir değil. Şirket içindekilerin hissettiği aidiyet ve gönüllü çalışma arzusunu da katıyorum.
• Böyle bakınca, kendi içlerinden birinin çıkıp, başka bir ülkede, şirkette büyük görevler alması, geride kalanlar için büyük gururdur.