Ömer Aras’ın “Deneyimlerinden” altını çizdiğim kritik mesajlar
Fiba Holding’in kurucusu Hüsnü Özyeğin ile yaptığım söyleşilerde altını çizdiği birkaç önemli konudan birincisi, genç yeteneklerin keşfi ve iş hayatına katılmalarını sağlamaktır. İkincisi ise çok sayıda gence fırsat verip, genel müdür olarak bankacılığa kazandırmaktır. Bu sayımız için kaleme aldığı köşesinde de yazdığı gibi, bazı genel müdürlere, sektörlerinin dışında iş olanağı sunmuştur.
Ömer Aras, kendisinin de altını çizdiği gibi, Hüsnü Bey tarafından keşfedilen, onunla birlikte “banka kurma” şansını yakalayan liderlerden biri… Uzun yıllardır tanıdığım Aras, yaklaşık 1 yıl önce sohbet ettiğimde kitabı üzerine çalıştığını paylaşmıştı. Sonunda kitabını edindim ve neredeyse birkaç günde okudum. Daha önce de yazmışımdır; ben iş insanlarının deneyimlerini paylaşmalarını, kitap halinde kalıcı hale getirmelerini savunurum.
Yıllar boyunca edinilen deneyimlerin paylaşılmasını ve geleceğe aktarılmasını önemli bulurum. O nedenle Ömer Bey’i tebrik ediyorum. Kitabı herkesin almasını öneriyorum. Ben çok beğendim ve okurken bazı yerlerin altını çizdim. Dikkatimi çeken bölümlerin hepsini paylaşamam ama bazılarını aktarmak istiyorum:
- ÖĞRENMEK Kendi kendine öğrenmek son derece önemli bir kazanımdır. Sevdiği işi daha da iyi yapabilmek için kendi kendine öğrenme yetkinliğine sahip olmak şarttır. Herkes kendine, “Son dönemde kendi kendime neler öğrendim?” diye sormalı ve samimi cevap vermelidir. Listesi kısa olanlar da kolayca uzatabileceklerini bilmeliler.
- BİLDİĞİNİ BİLMEMEK “Bilmiyorum” diyebilmek, bir konuyu başkalarının daha iyi bildiğini kabullenip saygı duymak anlamına gelir. Ancak bunu kabul eden ve “Bilmiyorum” diyenler, kendini iyi tanıyan, özgüveni yüksek kişilerdir. Bu yaklaşım iş hayatında bana kendimden daha iyileri işe alma ve kompleksiz şekilde onlarla çalışma imkânı tanıdı. Neyi iyi bildiğimi ve neyi bilmediğimi bilmek için tabii ki doktora yapmam şart değildi. Hüsnü Özyeğin, kariyerimin ilk yıllarında Yapı Kredi’nin menkul değerler bölümü başkanlığını teklif ettiğinde, o konuyu bilmiyorum demiştim. “Bu konuyu çok fazla bilen yok zaten. Gel, başla. Akıllı biri olarak zamanla öğrenirsin” yanıtını vermişti. ‘Bilmiyorum’ demek bana yeni bir kariyer yolu açtı.
- ŞANS FAKTÖRÜ “İyi niyet şans getirir” sözüne hep inandım. Bana göre şans, daima iyi niyetle, samimi, olumlu ve iyimser düşünüp çok çalışanların yanındadır. Bu temel ilkenin doğru olduğuna kariyerim boyunca çok kez tanık oldum. Bankacılıkta en büyük şansım Hüsnü Özyeğin ile tanışmam oldu. Birlikte yeni bir banka hayali kurup, büyük tutku ve azimle çalışarak bunu gerçekleştirdik. Daniel Kahneman’ın bu konudaki formülü “Başarı=Yetenek+Şans” şeklindedir. ‘Büyük Başarı’ için ise daha fazla ‘Yetenek’ ve ‘Şans’ gerekir. Ben bu denkleme bir de ‘Çalışkanlığı’ eklerim.
- AİLE VE NOT ALMAK Chase Manhattan, Citibank ve Yapı Kredi ile kariyerimin ilk yıllarında yaptığım iş görüşmelerinde iki konunun önemini daha da anladım ve iki ders çıkardım: Birinci ders, işe alacağım kişilere ailelerini sormak, ikincisi ise not almak için defter kullanmaktı. İkisinin de kariyerim boyunca yararını gördüm. İyi bir yönetici, işini takip etmelidir. Bunun için kaybolacak kağıtlar yerine not defteri kullanmak daha doğrudur.
- TUTKU Yeni bir işte başarıya ulaşmak için mutlaka ‘tutku’ gerekir. Tutku, basit bir sözcük gibi görünse de deneyimlerime göre her başarının temelinde yatan, en önemli konudur. Tutkuyu yaratan ise ‘hayal’dir. Mutlaka bir hayal olmalı, o hayale derin bir tutkuyla inanılmalı ve birlikte hareket edilen çalışma arkadaşları da aynı hayale inandırılmalıdır. Yuval Noah Harari, insanın hayal etme özelliğini çok güzel anlatır: “İnsanı, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği hayal etmektir” diyor.
- USTA-ÇIRAK Her başarılı cerrah mutlaka ustasının kim olduğundan bahseder. Akademi hayatımda ilk doktora hocamla, bankamızın kuruluş yıllarında da Hüsnü Bey ile ‘usta-çırak’ gibiydik. Her ikisinde de yaratıcı ve yeni işler yaparken, bazı şeyleri birlikte öğrendik ama sahip oldukları tecrübe, onları ‘usta’ konumunda tutuyordu. İş hayatının ilk yıllarında ustayı doğru seçmek, o ortamda alınan doğru ve yanlış kararlardan çok şey öğrenmeyi sağlıyor. Yanlış kararların en az doğru olanlar kadar, hatta daha da önemli olduğuna inandığım için hatalarımı da hep paylaştım.
- BAŞARININ İLKELERİ Galatasaray, 2000’de UEFA Kupası’nı kazandı. 2017’de Fenerbahçe Basketbol takımı EuroLeague şampiyonu oldu. Bence sadece sporda değil, iş dünyasındaki bütün sektörlerde de başarının arkasında aynı ilkeler yatar: “En iyileri kadroya almak, doğru kişiyi, doğru göreve getirmek ve özgüven sahibi takım oluşturmak.”
- ÖZGEÇMİŞTE OLMAYAN ‘Özgeçmişte olmayanlar’, en az olanlar kadar önemlidir. Özgeçmiş insanı kapıdan içeri sokar ama onları asıl ilerleten, özgeçmişinde bulunmayan kişisel özellikleridir. Şirketler, üniversiteden mezun olan gençleri işe almak istediklerinde CV’lerinde yazanlara bakar. Oysa o yazılı olanlar kişinin sadece teknik özellikleridir. Birçok şirket özel testler kullansa da genelde CV ile işe alım yapar. Özgeçmiş önemlidir ama yeterli değildir. Eksikliklerini bilmek ve kendini sürekli geliştirerek eksiklikleri tamamlamak gerekir.
YENİ KUŞAĞI ANLAMAK
- İş kurmak isteyenlerin daha da çok çalışması gerekir. Sabah 9 akşam 5 arası çalışarak iş kurulmaz. Başarıya ulaşmak için haftada 40 saat yerine 70, hatta 80 saat çalışmayı göze almak gerekir. İş hayatında mucize yoktur. Başarının en somut girdisi, tutkuyla ve durmaksızın çalışmaktır.
- Yeni neslin çalışmak istemeyip her şeye hemen sahip olmayı arzu ettiğine dair görüşlere katılmıyorum. Onlar sadece eskiler gibi çalışmak istemiyor. Startup’larda sabahlara kadar çalışan birçok genç görüyorum.