in , , ,

Tasarımdan gelen inovasyon

Fast Company dergisinin global edisyonunun 13 yıldır açıkladığı Innovation by Design Ödülleri, çarpıcı yaratımları gün ışığına çıkarıyor. İlerleyen sayfalarda, siyasi mültecilerin yeniden yerleşmesine yardımcı olan bir uygulamadan, Detroit’teki büyük bir restorasyon projesine kadar bu yılın kazanan yeniliklerinden öne çıkanları okuyacaksınız.

tasarimdan-gelen-inovasyon

YENİ BİR BİNA YETİŞTİRMEK

NEW YORK’UN YAKLAŞIK 96 KİLOMETRE KUZEYİNDE BULUNAN King Sanat Merkezi yakınlarındaki bir ormanlık alanda, bir bina büyüyor. Bu çadır şeklindeki yapının destekleyici sütunlarını bölgeye özgü, canlı söğüt ağacı kümeleri oluşturuyor. Bunlar, ağaç gövdelerinin büyümesine yön veren ahşap iskelenin etrafında yavaşça genişliyorlar. Sadece birkaç yıl içinde, bu ağaçlar tıpkı geleneksel şekilde inşa edilmiş bir bina gibi dengeli olan bir çatı ve duvarlar oluşturacaklar.

Biraz alabora olmuş bir Viking teknesinin gövdesine benzeyen bu deneysel yapının adı Fab Tree Hab ve kâr amacı gütmeyen bir sanat, mimari ve kentsel tasarım araştırma grubu olan Terreform ONE tarafından yaratıldı. Kurucu ortaklardan Mitchell Joachim, 1000 metrekarelik bu köşkün 20 yıldan uzun süren bir araştırmanın ürünü olduğunu ve bitkilerin dekorasyon veya daha kolay hasat için ahşap kafeslerle belli yönlerde büyütüldüğü çok eski zamanlardaki ağaç şekillendirme geleneğine dayandığını söylüyor. O eski örneklerin aksine, Fab Tree Hab en sonunda birbirine kaynayacak olan pek çok fidandan oluşan sütunlarla, yapının olgunlaşmasını hızlandıran kendi kendine aşılama teknikleri kullanıyor. Bilgisayarda tasarlanan bir iskele sistemi, ağaçları ve dallarını belli yönlere doğru yönlendiriyor. Elle örülen jüt lif köşeler ve 3D baskıyla üretilen biyoplastik saksılar, aralardaki boşlukları doldurarak ağaçlar kalın gövdelere dönüşürken, hayvan ve bitki türleri için de yaşam alanı sunuyor. Daha sonra bu saksılara yapının yüksek noktalarına örülüp aşılanacak yeni ağaç fidanları ekilerek, yapının kelimenin tam anlamıyla daha da uzamasına imkân verilebilir. Joachim, “Teknik olarak kemerlerin çıkabileceği katlar kadar uzayabilir” diyor. Joachim için, Fab Tree Hab sadece tek seferlik bir sanat projesi değil.

Kendisi bu tür bir yapının, yavaş olsa da neredeyse her şeyi inşa etmek için kullanılabilecek biyotabanlı ve düşük karbonlu mimarinin yeni bir şekli haline geleceğini düşünüyor. Joachim, konseptin “doğayı, doğal olarak yaptığı şeyleri yapma konusunda ikna etmek fakat bunları kullanılabilir yapılara ve en sonunda da evlere dönüştürmek” olduğunu söylüyor. —Nate Berg

 

İLLÜSTRASYON: WESLEY ALLSBROOK
  • EN İYİ TASARIM – KUZEY AMERİKA
  • ŞARKI SÖYLEYEN
  • MÜCEVHERLER
  • ULTRA OPEN EARBUDS
  • BOSE

SESİ DOĞRUDAN İŞİTME KANALI İÇİNE VEREN GELENEKSEL KULAKLIKLARIN aksine, Bose Ultra Open Earbuds kulakların etrafını sararak, çevreden gelen sesleri engellemeden daha doğal bir ses deneyimi yaşatmak için tasarlandı. Tasarımları zarif, fakat Bose mühendisleri, şekil faktörünü daha iyi hale getirme konusunda karmaşık zorluklarla karşılaştı: Bose’de araştırma mühendisi olan Caitlin Hanson, “Tüm gün kullanılacaksa, bu ürün için gereken en büyük şey rahat fakat aynı zamanda dengeli de olmasıydı” diyor.

Geleneksel tasarımlar (kulak içi ve kulak üstü kulaklıklar), bu denge konusunda zorluk yaşıyor ve sıklıkla uzun kullanım sonrası rahatsızlık veya hafif bir dokunuş sonrası düşmeye neden oluyorlar. Ultra’nın sarmalayıcı tasarımı, spor salonunda egzersiz yaparken veya dar bir atleti çıkarırken sesleri yerinden çıkmadan verebilmek için klipsli esnek bir küpe gibi kulağı kavrıyor. Ultra, kulağa sıkı bir şekilde oturuyor. Hoparlörler, kulak kanalının üzerinde havada duruyor ve Hanson’ın ne kadar çevrilirse çevrilsin asıl şekline geri döndüğünü söylediği yumuşak silikon bir köprüyle kulağın arkasına saklanan pille işlemciye bağlanıyor.

Kalabalık bir pazarda başarılı olabilmek için, Ultra’nın mükemmel bir ses vermekten daha fazlasını yapması, bir moda aksesuarı gibi görünmesi gerekiyordu. Bose’nin endüstriyel tasarım lideri Paul Williamson, bunu elde etmek için mümkün olduğu kadar yumuşak ve basit olan, ayrıca Ultra’nın modern ve bir mücevher gibi görünmesini sağlayacak metalik parçaları bulunan, yumuşak organik bir form yaratmak için çakıl taşlarından ilham aldı. —Jesus Diaz

 

FOTOĞRAF: JANELLE JONES

BİR PAZARLAMA PROVAKATÖRÜ

KIM KARDASHIAN geçtiğimiz ekim ayında, Skims markasının yeni Ultimate Nipple Bra ürününü tanıtmak için bir TikTok videosu yayınladığında, video ilk başta bilgi içerikli reklam gibi duran bir kandırmaca gibi göründü.

Sıcak tonlu ten renkleriyle dekore edilmiş sahte bir Skims ofisinde açılan videoda, Kardashian bej ve tek parça bir kıyafet içinde bir bilgisayarın arkasında oturuyordu. Sahta göğüs ucu eklentileri içeren sütyeni giyen Kardashian, “Dünyanın sıcaklığı gittikçe daha da artıyor. Ben bilim insanı değilim fakat herkesin üstüne düşeni yapmak için kendi becerilerini kullanabileceğini düşünüyorum” dedi.

Şirketin kurucusu olan Kardashian, belirgin ve dahili bir göğüs ucu içeren yeni bir sütyeni gösteren şemaya doğru ilerlerken, onun da bu şakaya dahil olduğu çok açık. “Hava ne kadar sıcak olursa olsun, her zaman üşümüş gibi görüneceksiniz.”

Kardashian bir bilim insanı olmayabilir fakat gezegendeki en iyi pazarlamacılardan biri. Bir reklam olarak, bu spot mizah, stil ve pop kültürünü mükemmel bir şekilde harmanladı. Kardashian hem hayranlardan hem de nefret edenlerden gelen ilginin değerini biliyor. Komedyen Michelle Wolf tarafından yazılan bu reklam, internette birçok tartışma yarattı. (Şirketin Ultimate Nipple Bra’nın brüt satışlarının yüzde 1’ini gezegen için bağışlayacağını duyurması, Skims’i çevresel duyarlılığa sahipmiş gibi yapmak ile suçlayan eleştirmenlerden tepki aldı.) Skims CEO’su Jens Grede, geçtiğimiz yıl Fast Company’e “Bazı insanların özgüvenlerini yükselteceğini düşündüğü yenilikçi bir ürünümüz var,” dedi. “Buna mizahla yaklaşmamız gerekiyordu.”

Kardashian, Ultimate Nipple Bra gibi bir ürün için bu şaka yollu tanıtımın interneti ateşe vereceğini tabii ki biliyordu. Sütyen ilk kez piyasaya sürüldükten sonra birkaç saat içinde tükendi ve kampanya 1,8 milyar civarında görüntülenme elde etti. Kardashian, Skims’i beş yıldan az bir sürede 4 milyar dolarlık bir şirket haline getirdi (şirket, 2023 satışlarında neredeyse 1 milyar dolar elde etti). Şirket, 2024’te Los Angeles ve New York’ta mağazalar açacak, ayrıca geçtiğimiz ekim ayında da bir erkek giyim serisi çıkararak NBA, WNBA ve USA Basketball’un resmi iç giyim ortağı oldu. —Jeff Beer

 

  • MALZEME
  • HIZLI İNŞAAT BLOKLARI
  • RENCO MCFR
  • RENCO

BU YAZ AÇILAN BİR FABRİKA ABD’de evlerin inşa edilme şeklini değiştirebilir. İnşaat malzemeleri şirketi Renco, bir yapı oluşturmak için gerekecek tek araç gereç olan silikon tabancaları ve lastik çekiçlerle Lego parçaları gibi birbirine oturan bloklar üretiyor. Bu bloklar Türkiye’de 300’den fazla bina inşa etmek için kullanıldı bile. Bu binalar, müstakil konutları ve dini tesisleri de içeriyor. Jupiter, Florida’da bulunan yeni fabrika, yılda 6000 ev yapmaya yetecek malzemeler üretecek. Şirket, geçtiğimiz yıl Türkiye’den gönderilen bloklarla Palm Beach yakınlarında 96 dairelik bir binayı tamamladı.

Bloklar yüzde 25 ila yüzde 40 arasında reçine ve cam lifleri, ayrıca tebeşir tozu gibi geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılıyor. Bu malzeme, betondan yüzde 75 daha hafif ve taşıması daha az enerji gerektiriyor; karbon ayak izi ise yapı çeliği veya güçlendirilmiş betondan önemli derecede daha düşük. Renco USA’in başkanı Ken Smuts, bu malzemenin 5. Kategori kasırga rüzgarlarının gücüne dayanacak şekilde tasarlandığını söylüyor. —Elissaveta M. Brandon

 

  • AMBALAJ
  • BİR KLASİĞİ BAŞTAN YARATMAK
  • BAMBOX

SIRADAN bir tuvalet kağıdı rulosu her gün kullanılan bir tasarım ikonu olabilir fakat hantal ambalajı kargo araçlarında ve market raflarında yer kaplıyor. Bambox kurucusu Roy Shihor, hantal rulolar yerine fazlasıyla yenilenebilir bambudan elde edilen kağıtlar kullanarak, kağıt yığınlarını çok daha az yer kaplayan bir kutuya neden sıkıştıramayalım ki diye düşündü. Yüksek teknolojiye sahip Tel Aviv’de bulunan Shihor, kendisinin düşük teknolojili davetine odaklanmak isteyen yerel bir tasarımcı bulamadı, bu yüzden de dört ruloya eşdeğer tuvalet kağıdını geleneksel tuvalet kağıdı askısına takılan küçük bir kutuya sığdıracak akordeon tarzı bir katlama şekli icat edebilmek için kendi oturma odasını bir tuvalet kağıdı katlama ve sıkıştırma laboratuvarına dönüştürdü ve kendisinin “hızlandırılmış tasarım ve girişimcilik kursu” dediği şeye başladı. Bu startup, yerel bir kağıt üreticisiyle ortak bir girişim haline geldi ve şu anda İsrail’deki seçili marketlerde satılıyor. —RB

 

  • İÇ TASARIM
  • DETROIT’IN ATAN KALBİ
  • NEWLAB AT MICHIGAN CENTRAL
  • CIVILIAN

MICHIGAN GARI’nda bulunan Detroit’li girişimcilik merkezi Newlab, sıradan bir ofis binası değil. 1930’larda Albert Kahn’ın tasarladığı geniş eski postanede bulunan gül ağacı ve çelikten yapılmış resepsiyon masasının arkasında devasa beton sütunlar yükseliyor. Newlab, Detroit’in en eski mahallesi Corktown’da, terk edilmiş binalardan oluşan 12 hektarlık bir alanda, yenilikçi bir bölge oluşturmak için Ford’dan 1 milyar dolar değerinde altı yıllık bir yatırım alan Michigan Garı’nın bir parçası. Civilian’ın yaptığı iç mimari tasarımı, bu alanı 100 şirkete ev sahipliği yapan modern bir laboratuvara dönüştürdü. Burada büyük ofislerden, küçük stüdyo alanlarından ve 3D yazıcı ile şerit testere görme olasılığınızın aynı olduğu atölyelerden oluşan bir karışım bulunuyor. Civilian’ın ortak kurucularından Nicko Elliott, “Bu, aynı anda gerçekleşen farklı türlerdeki işleri gösterebilmekle ilgiliydi” diyor. Herman Miller marka mobilyalarla döşenen bekleme salonları, gündelik işbirlikleri için alan yaratıyor ve bol miktarda yeşillik içeren avlu da Elliott’ın deyimiyle binanın atan kalbi oluyor. —NB

 

İLLÜSTRASYON: EDUARDO RAMÓN

MÜLTECİLERE YOL GÖSTERMEK

RUSYA’NIN ŞUBAT 2022 TARİHLİ işgalinden sonraki üç ay içinde, neredeyse 7 milyon Ukraynalı ülkeden kaçtı. Komşu Polonya bunların birçoğu için bir sığınak haline gelerek iş, eğitim ve barınma konusunda fırsatlar sundu. Pazarlama devi McCann Worldgroup’un yaratıcı ekibi, bu mülteci krizinin müşterilerinden birinin hedefleriyle uyuştuğunu fark etti: Mastercard’ın ekonomik kapsayıcılığı güçlendirme yönündeki misyonu. Temmuz 2022’de, firmanın Avrupa’daki baş yaratıcı yöneticisi olan Adrian Botan’ın liderlik ettiği bir McCann ekibi ve Mastercard, Nereye Yerleşmeli adında bir uygulamayı piyasaya sürdü. Bu uygulama, Ukraynalı mültecilerin kendi beceri ve yeteneklerine en çok ihtiyaç duyan Polonyalı toplulukları belirlemesine yardım etmek için Polonya İstatistik Ajansı ile Mastercard’ın verilerini kullanıyor. Burada amaç, yerel ekonomilere can vermek ve büyük şehirlerdeki aşırı kalabalığı sınırlardakiyle dengelemek.

Botan, ekibinin uygulamayı geliştirmeye devam ederek, eleman ilanları yayımcısı Morizon-Gratka Group’tan alınan iş ve emlak bilgilerini dahil ettiğini ve kendi memleketlerini gidilecek harika yerler olarak öven yerel görevlilerin ve politikacıların referanslarını eklediğini söylüyor. İşgalden bir yıl sonra, Mastercard, Polonya’ya kaçan 1.5 milyondan fazla mültecinin yüzde 20’si kadarının Nereye Yerleşmeli uygulamasını kullandığını söyledi.

Şu anda ise ekip, girişimcilere yardımcı olmak için Nereye Yerleşmeli uygulamasını geliştirmeye devam ediyor. Botan, Mastercard’ın topladığı verilerin, bazı mağazaların ve işletmelerin tamamlayıcı başka işletmelere yakın olduğunda en fazla başarıyı elde ettiğini gösterdiğini söylüyor. Nereden Başlamalı adındaki yeni bir araç, Ukraynalı ve Polonyalı girişimcilerin firma lokasyonları ve ticari emlak fırsatları ile ilgili daha da detaylı kararlar almalarına yardımcı olacak. Botan, “Verileri kullanarak, ‘başarılı çiftler’ oluşturabiliriz” diyor. “Ukraynalı ve Polonyalı işletmeleri bir araya getirebiliriz. Bunu, Ukraynalı girişimcileri karşılamak ve bu fikri bir sonraki seviyeye yükseltmek için kullanabiliriz.” —Nicole Gull McElroy

 

İLLÜSTRASYON LORIS F. ALESSANDRIA

DOĞANIN GÜCÜ

NEW YORK EYALETİ PARK İDARESİ, Long Island sahilindeki bir doğa merkezini yenilemesi için tasarım firması nArchitects’in kapısını çaldıktan sonra, mimarlar park idaresinin ve Long Island Elektrik İdaresi’nin yakınlarda ikinci bir eğitim tesisi inşa etmeyi planladıklarını öğrendi. nArchitects’in kurucu ortaklarından Eric Bunge, “Neden güçlerimizi birleştirip tek bir bina yapmayalım ki dedik” diyor. Bunun sonucu da yeni Jones Beach Enerji ve Doğa Merkezi oldu. Bu merkez, uzun ve alçak bir testere dişi şeklinde, kıyı şeridine paralel giden bir bina. Doğa sergilerini, sınıfları ve galerileri birleştiren bu tesis, ekoloji ve enerji üretiminin birbirine zıt fakat bazen de birbirini tamamlayan dünyalarını keşfediyor.

Binanın kendisi, eğitim deneyiminin bir parçası. Yüksek çevre standartlarına göre tasarlanan bina, çoğunlukla ahşaptan inşa edilmiş, jeotermal kuyularla ısıtılıyor ve elektrik ihtiyacı çatıda bulunan bir dizi fotovoltaik paneller ile büyük bir pil aracılığıyla karşılanıyor. Binanın mekanik odası (bu odalar genelde gizli saklı yerlerdedir), ziyaretçilere yapının elektriğini nasıl aldığını öğretmek için bütünüyle sergileniyor. Bunge, “Bu, şimdiye kadar tasarladığımız en güzel mekanik odası” diyor.

Binanın sahil manzarasıyla olan bağlantısını artırmak için nArchitects’in tasarımı, tesisin etrafındaki 4 hektarlık beton otoparkın kaldırılmasını sağlayarak, binayla daha küçük tasarlanan bir otopark arasında doğal bir tampon oluşturdu. Bunge, “Doğayla ilgili bir sergide görmek istediğimiz en son şey oraya park edilmiş bir araba” diyor. Fakat tesis, yılda milyonlarca ziyaretçi ağırlayan bir eyalet parkında bulunduğu için biraz park alanına ihtiyaç vardı. nArchitects’in tasarımı, binanın pencerelerinden görünmeyecek daha mütevazı bir park alanını içeriyor. Binanın eski beton çapından geri kalanlar ise bir anlamda binanın bir parçası haline geldi: Kırılan materyallerin hepsi tesiste kullanılarak, gelecekteki fırtınalar için binayı 2 metre yükseltmeye yardımcı oldular. —Nate Berg

  1. DALGALAR YARATMAK
    Çatı hizasındaki testere dişi şekilleri, merkezin galerilerindeki çatıları yükselterek çatıdaki pencerelerden içeri ışık dolmasını sağlıyor ve hareketli dalga görünümleri oluşturuyor.
  2. GÖRÜLEBİLİR ELEKTRİK
    Büyük bir pencere mekanik odasına bakıyor ve bu oda, ziyaretçilerin yenilenebilir enerjinin binaya nasıl elektrik sağladığını öğrenebileceği bir sergi alanı görevi de görüyor.
  3. DOĞAL ENERJİ
    Yerin altında bulunan 30 jeotermal kuyu, doğal bir ısıtma ve soğutma sağlıyor. Çatıdaki 260 panellik fotovoltaik düzenleme elektrik sağlıyor. Yakınlarda ise devasa bir pil, yedek güç için biriktirilen elektriği saklıyor.
  4. YÜKSEKLİK
    Bu alan önceden otoparklarla çevriliydi. 4 hektardan fazla bir miktarda beton çıkarıldı, kırıldı ve bu molozlar, denizin yükselmesinden korunması için 2 metre yükseltilen binanın yapımında kullanıldı.

 

  • ULAŞIM
  • BAHÇE TERMİNAL
  • Kempegowda Uluslararası Havalimanı, Bengaluru—Terminal 2
  • SKIDMORE, OWINGS & MERRILL

BENGALURU HAVALİMANINDAKİ, küresel mimari firması Skidmore, Owings & Merrill (SOM) tarafından tasarlanan ve Eylül 2023’te açılan yeni terminalin artık kendisi gitmeye değer bir destinasyon: Halka açık 12 hektarlık bu açık alanda dükkanlar, restoranlar ve konser alanları bulunuyor.

Yolcular uçuşlar için asma bir bahçeye benzeyen bir yerde check-in yapıyor ve bir orman kubbesinin üstündeki açık hava köprülerinden geçerek Terminal 2’ye ulaşıyor. Boş zamanı olan gezginler, bu ormanda dolaşabiliyor. SOM, burada peyzaj mimarlığı firması Grant Associates ile işbirliği yaparak, bambudan yapılmış iki katlı bir çift gösteri çadırına giden ve dolambaçlı yollardan oluşan bir ağ tasarladı. Hindistan Havayolları yakın zamanda Kempegowda Uluslararası Havalimanını bağlantı merkezi olarak seçti.

SOM tasarım başkanı Derek Moore’a göre, kullanışlılığın güzelliğin düşmanı olması gerekmiyor. “Olması gereken çok ciddi işlevsel şeyler olsa da parçalar hakkında daha yaratıcı olabilir ve yeni şekillerde düzenlemeler yaparak hem performans hem de deneyime bir şeyler katabiliriz.” — Elissaveta M. Brandon

 

  • OTOMOTİV
  • MOBİL BİR DAİRE
  • Pebble Flow
  • PEBBLE

PEBBLE FLOW, mükemmel bir daireymiş gibi hissettirmesi için tasarlanan bir karavan. Kıvrımlı camları ve metalden oluşan dışıyla, 270 derecelik panoramik devasa camları, şeffaf bir tavanı ve özel mobilyaları bulunuyor. Yüzde 100 elektrikle çalışan bu tekerlekli evi; Apple, BMW, Lucid ve Tesla’nın eski tasarımcıları ile mühendisleri yarattı. Bu yüzden bu karavan bilim kurgu teknolojileriyle dolu. Proje, COVID-19 pandemisinin başlarında, Pebble CEO’su Bingrui Yang ailesiyle ilk karavan tatilini yapıp, kullanıcı deneyiminden pek de memnun kalmaması üzerine ortaya çıktı. “Mevcut karavan tasarımları çağdışı ve verimsiz” diyor ve ekliyor: “Bir sürü zorlukla geliyorlar ve arabaya çekmek ile bağlamak konusunda özel bir bilgi gerektiriyorlar.” 45kWh’lık devasa bir pil ve güneş panelleri aracılığıyla elektrik verilen Pebble Flow, kendi kendine park edip otomatik olarak bağlanabiliyor. Pebble, şu anda 125 bin dolarlık Flow modeli için ön siparişleri alıyor ve Yang da şirketin, 2024’ün sonuna kadar üretime başlayacağını belirtiyor. —Jesus Diaz

 

İLLÜSTRASYON: ARD SU

BUZDOLABINI YENİDEN İCAT ETMEK

GİZLİ MUTFAK TRENDİ veya mutfağınızın işlevsel parçalarının yaşam alanınızın geri kalanına karışabileceği fikri üstüne fazlasıyla yazılıp çizildi. Fakat Whirlpool’un daha cesur bir teklifi var: Ya bir mutfağa ihtiyacımız yoksa? Bu yılın üçüncü çeyreğinde, bu beyaz eşya devi, SlimTech adındaki radikal bir şekilde farklı bir yalıtım formuna sahip ilk buzdolabını satmaya başlayacak. Geçtiğimiz 60 yıl boyunca buzdolaplarını tanımlayan kalın poliüretan köpük yerine hiç köpük kullanmadan, bir çelik kapının içine hapsedilmiş ince bir tabaka tescilli toz içeren vakumlu bir yalıtım yapısı kullanacak. Bu yeni teknolojiyi kullanan buzdolaplarının duvarları yüzde 66 daha ince olacak.

SlimTech mutfakta kullanılan bir beyaz eşya için tasarlandı fakat bu teknoloji evin tamamında bir dalgalanma etkisi yaratabilir. Whirlpool’un küresel tüketici tasarımı başkan yardımcısı Rob Moser, “Yiyecekleri nasıl hazırlayıp, servis edip, tükettiğimizi düşünürseniz, mutfak aslında bugün mevcut olan teknolojiye dayalı çok yapay bir yapı” diyor. “Bunun tek bir noktada toplanmış bir görev olması için hiçbir neden yok.”

Bunun bir sonucu olarak da bugün bildiğimiz buzdolabı artık olmayabilir. Gelişmiş yalıtım, daha ince duvarlar anlamına gelir. Bu da artık mutfağınızı büyük bir soğutma kutusu etrafında şekillendirmek ve sonra da bu kutuyu dolap kapakları ardına gizlemek zorunda olmamanız demektir. Bunun yerine, mutfaktaki estetiği evinizin belirlemesine izin verebilir veya ihtiyacınız olan yerlere konulmuş birden fazla soğutma istasyonuyla mutfağı, merkez olmaktan tamamen çıkarabilirsiniz. Mesela kozmetik ürünler için bir makyaj masası veya ilaçlarınız için soğutucu bir komodin.

Parçalarına ayrılmış bir mutfak biraz fazla fütüristik görünebilir fakat Moser, önümüzdeki üç yıl içinde somut ürünlerin piyasaya çıkacağını belirtiyor ve ekliyor: “Geleneksel modelleri ve siluetleri yıkmaya başladığımızı göreceksiniz”. Şimdilik SlimTech, sadece firmanın lüks JennAir markasının kapılarında belirecek ve hedefi, ileride dört duvarın dördüne de yayılmak olacak. —Elissaveta M. Brandon

 

FOTOĞRAF: TODD MCCLELLAN
İLLÜSTRASYON: MALIK THOMAS

ÖĞÜTMEYİ MÜKEMMELLEŞTİRMEK

  • PERAKENDE
  • AKILLI ALIŞVERİŞ ARABASI
  • CAPER CART
  • INSTACART

KİMSENİN İYİ VAKİTTEN ANLADIĞI kasa kuyruğunda ayakta dikilmek değil ve Instacart sayesinde bu durum artık geçmişte kalıyor. ABD çapındaki düzinelerce markette, alışveriş yapanlar artık ürünleri yüksek teknolojili bir alışveriş arabasına koyabiliyor, kredi kartlarını arabanın tutacak kısmındaki ödeme pedine dokundurup sonra da aldıklarıyla birlikte dükkandan çıkabiliyor.

Caper Cart, normal bir plastik alışveriş arabası gibi görünüyor fakat üstünde beş kamera ile içine koyduğunuz her ürünü tanıyan bir tartı bulunuyor. Araba tutamağının yanındaki bir bilgisayar ekranı, arabaya konan her bir ürünü devamlı olarak gösteriyor. Instacart’ın Caper Cart ekibinin başında bulunan David McIntosh, “İnsanlar tam olarak ne kadar harcadıklarını bilmek istiyor,” diyor.

Marketler, on yıllar boyunca ödeme sürecini daha verimli hale getirmeye çalışıyor, fakat kendi kendine ödeme kasaları beklenmedik sorunlar çıkarmaktaydı: Tüketiciler bu teknolojiyi sinir bozucu bulurken, market çalışanları da bu işlemin hırsızlığı artırdığını fark etmişti.

Market ürün katalogları ile satış noktası sistemlerini birleştiren Caper Cart, bu sorunların ikisini de çözüyor. Bilgisayarlı görüntü ve yapay zeka da doğru fiyatlandırmayı sağlıyor. Instacart, alışveriş yapanların Caper Cart’ı kullandıklarında dükkanda ortalama olarak 30 dakika daha fazla geçirdiklerini ve arabanın ekranında bulunan kampanya ve kuponlara da olumlu tepki verdiklerini söylüyor.

Binlerce Caper Cart artık ShopRite, Fairway Market, Bristol Farms ve Schnucks’ı da içeren düzinelerce markette kullanılıyor. McIntosh, kusursuz bir benimseme süreci için sezgisel tasarıma güveniyor: “Müşterilerden davranışlarını değiştirmelerini istemiyoruz. Bu arabalar, onların alışık oldukları arabalara benziyor.” —Elizabeth Segran

JAKE MILLER, SAN FRANCISCO’DA BULUNAN lüks kahve ürünleri şirketi Fellow’un kurucusu ve CEO’su olarak, on yıldan fazla bir süreyi kahve demleme araç gereçlerinin tasarımına olduğu kadar ‘pour-over’ kahvelerinin kalitesine de takıntılı kahve düşkünlerine hizmet ederek geçirdi. Miller şimdi Opus ile (sabah kahvesinden ince çekilmiş espresso’ya kadar her şeyi yapabilen çok amaçlı kompakt bir öğütücü) geri kalanımızı hedef alıyor. “Bu ürünü satın alan kişi kahve hakkında az çok bir şeyler biliyordur ve ustalık mertebesine ulaşmak için heyecan duyuyordur” diyor.

Fellow’un Ar-Ge ekibi, yeni kullanıcılar için aletin çalışmasını basit tutarken, “üst kalite segmentinde” öğütücülerin performansına yetişmeyi de hedefleyerek, temel maddeleri yeniden düşünmek için endüstriyel tasarım stüdyosu ve uzun zamandır ortakları olan Branch ile birlikte çalıştı. Peki üst kısımda ağırlık yapan saklama hazneleri? Artık yok. Ya çekirdekleri (ve sizin de kulak zarlarınızı) toza dönüştüren gürültülü dişliler? Atıldı. Ya ayarlamak için doktora yapmayı gerektiren esrarengiz iç parçalar? NASA’yı değil de Ikea’yı düşünün.

Bu tasarım hedeflerini tutturmak iki buçuk yıl aldı ve bu süre, Fellow’un bir önceki ödüllü öğütücüsü Ode’ye harcadığından birkaç ay daha fazla. Miller’a göre, bu sürenin büyük kısmı Opus’un sessiz dişli mekanizmasını optimize etmeyle geçti. Miller, “İnce öğütülmüş espresso elde etmek için epey bir tork gerekiyor ve bizim dişli kutularımız da eriyip duruyordu” diyor.

Yeni kullanıcıların öğütme kesinliğini tıpkı profesyoneller gibi en ince ayrıntısına kadar ayarlamasına izin vermek fakat bunu karmaşık ayarlara veya özel aletlere ihtiyaç duymadan yapabilmek için, Branch ile Fellow’da Ar-Ge Başkan Yardımcısı olan Nick Terzulli, Opus’un küçük silindirik haznesinin altında bulunan ve fazla göz önünde olmayan parlak renkli bir halka geliştirdi. Bu halka, 120 olası ayar arasından kullanıcıların kendi tercih ettikleri öğütme ayarını seçmelerine imkan veriyor.

Buna Opus’un manyetik öğütme kabı ile ince taneciklerin yapışmasını engelleyen antistatik özelliğini eklediğinizde ise James Dyson’ın elektrikli süpürgelere yaptığı şeyi, yani ilgisiz duran yeni kullanıcıları coşkulu fanatiklere çevirmek için tasarlanmış bir kullanıcı deneyiminde dikkat çekici görünümleri şaşırtıcı bir performansla birleştirmeyi kahve öğütücüleri için yapan bir mutfak aletiniz oluyor.

Hâlâ kahve düşkünü değil misiniz? Miller’ın size bir çift sözü var: “Henüz değilsiniz.” —John Pavlus

  1. EN BAŞTAN
    Fellow, Opus’u tasarlamak için öğütücüler hakkında bildiği her şeyi aldı, parçalarına ayırdı ve baştan başladı. Miller, “Dişlilerin diş geometrisinden kullanılan yağ çeşidine kadar her şey optimize edildi” diyor.
  2. GİZLİ HALKA
    Renkli bir ayarlama halkası, Opus’un varsayılan 41 ayarını 120’ye çıkarıyor, fakat sadece siz bu tarz şeylerle ilgileniyorsanız… Miller, “Bu halkayı kasıtlı olarak gizledik, çünkü temel deneyimi karmaşıklaştırmak istemedik,” diyor.
  3. TAMAMEN DOLU
    Dahili ölçülere sahip tek dozluk dolum kabı, acemi kullanıcıları sadece o anda içmek istedikleri kahve miktarını öğütmek için teşvik ederek, hep taze kahve demleme (ve tezgah üstünde daha az yer kaplama) güvencesi sağlıyor.
  4. NE GÖRÜYORSANIZ O
    Fellow, Opus’un silindirik siluetini iç mekanizmaları hakkında “fazlasıyla dürüst” olacak şekilde tasarladı: Çekirdekler düz dikey bir çizgide yukarıdan aşağıya iniyor ve bu da “kalıntıları” yani öncesinde öğütülmüş ve cihaz içinde sıkışmış kahve taneciklerini azaltıyor.

 

DÜNYANIN EN BÜYÜK KÜRESİ

LAS VEGAS’TA BULUNAN KÜRE’NİN ging kendiyle övünmeye hakkı var. Bu, gezegenin en büyük küresi. Dış yüzeyinde 5 hektardan daha büyük alanıyla dünyanın en büyük LED ekranı bulunuyor. Performans alanının içindeyse şimdiye kadar üretilmiş en yüksek çözünürlüklü LED ekranı var. Kürenin lobisi, koridorları ve yiyecek stantları (yani etkinlik merkezlerinin klasik brütalist beton koridorları) ziyaretçilerini nasıl etkileyebilir?

Devasa oditoryum, bir o kadar devasa boyutlarda bir negatif alan yaratıyor (37.161 metrekare), iç tasarım ve aydınlatma tasarımı stüdyosu Icrave de burada devreye giriyor. Icrave kurucusu ve CEO’su Lionel Ohayon, “Büyük bir ölçeğin olması müthiş bir şey,” diyor, fakat ekliyor: “İnsanlara fazlasıyla insani bir şekilde karşılık veren bir mekanda bulunduklarını hissettirmek zor.”

Ohayon’un ekibi, çok daha büyük kürelerden, yani gezegenlerden ilham aldı. Ohayon, “Hareketi, hızı ve sınırsızlığı vurgulamaya yönelik bir şeyler geliştirmek, bizim için göksel bir konu haline geldi” diyor. Ziyaretçilerin gezegenler arası bir nesneye giriş yapıyormuş ve bildikleri dünyanın sınırlarını geride bırakıyormuş gibi hissetmelerini istediler. Kapılar Las Vegas’ın üstüne kapanırken, sizi ortam aydınlatması bulunan bir avlu ve bilim kurgu filmi seti gibi yeniden tasavvur edilmiş, tamamen işlevsel bir vitrin karşılıyor. Şirket, herhangi bir performans için tamamen özelleştirilebilir olan, yenilikçi ve güçlü bir mimari ve teatral aydınlatma sistemi geliştirdi. Ohayon, “Bu, uzayın sesi” diyor ve ekliyor: “Her gösterinin havasını aydınlatma belirliyor.”

Her yeri çepeçevre kaplayan siyah mozaik döşeme, bu aydınlatma tasarımı için neredeyse yüzde 100 yansıtma sağlayarak, uzayda asılı kalma illüzyonu yaratıyor. Ziyaretçiler interaktif insansı robotların yanından ve holografik sanat enstalasyonlarının içinden geçerken yapının sürekli eğimli yüzeyleri, onlara avlu boyunca yol gösteren bir hareket hissi yaratıyor. Kapılar ve eşikler, geometrik şekiller alarak portallar haline geliyor. Duvarlar ise esrarengiz rakamlarla zarif bir şekilde vurgulanıyor; bu rakamlar da Küre’nin yapımında kullanılan hesaplamalar.
Bu deneyimlerin hepsi, ziyaretçileri (dudak uçuklatan oditoryuma tepeden bakan bağımsız bir uzay aracı hissi vermek üzere tasarlanmış 23 VIP oda gibi) daha yüksekteki koltuklara götüren bir dizi ışıltılı yürüyen merdiven ile doruğa ulaşıyor. —Zachary Petit

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

lastikte-elektrik-etkisi

Lastikte elektrik etkisi!

global-bir-kahve-markasi-yaratmak-istiyoruz

Global bir kahve markası yaratmak istiyoruz