in , ,

Tasarım odaklı inovasyon

Tasarıma odaklanan yeniliklerin öne çıktığı ‘Innovation by Design’ Ödülleri’nin bu yılki finalistleri, zamana direnebilecek ürünler yaratmanın hem gelecek hem de bugün için daha iyi olduğunu kanıtlıyor. Onarılabilir elektronik donanımlardan, kapsayıcı yazı tiplerine kadar bu yıl, zorlu görevlere dayanıklı çözümler getiren tasarımlar ödüllendirildi. 46 kategorideki finalistlerin listesinin yanı sıra öne çıkan tasarımlar için okumaya devam edin…

Tasarım-odaklı-inovasyon

Fotoğraf: Pixabay

YAZI: MARK WILSON
FOTOĞRAF: LAWRENCE AGYEI

YILLARCA YAŞAYACAK TASARIMLAR
KAPİTALİZM bize yarının bugünden daha iyi olacağının sözünü veriyor. İster iPhone’un yeni bir versiyonu olsun, ister yeni çıkan varyantlara ayak uyduracak şekilde formüle edilmiş bir Covid-19 aşısı olsun, bir sonraki büyük keşif olasılığı bize büyük bir iyimserlik hissi veriyor. Fakat bu, bizi bir yandan da çevre ve sosyal eşitlik pahasına, kısa vadeli düşünerek bir sonraki dozu bekleyenlere de dönüştürüyor.

Tasarım profesyonellerinden oluşan uzman bir jürinin yanı sıra Fast Company editörleri tarafından seçilen bu yılki Innovation by Design Ödülleri’ni kazanan 46 kişi, kısa vadeli çözümler getiren yaklaşımı, uzun vadeli ve tasarlanmış bir düşünce biçimiyle değişerek “Sırada ne var?” tasarım stratejisine bir alternatif getiriyor.

Fairphone 4’ü ele alalım. Bu, tamir etmek ya da sürüm yükseltmek için sıradan bir tornavidayla kendi başınıza sökebileceğiniz bir akıllı telefon. Evet, cazip bir İskandinav tasarımına sahip fakat aynı zamanda, ürünü mecburen bir yenisiyle değiştirmek yerine, onu tamir ederek kullanabilme hakkımızı da savunuyor. Google’ın otonom araba şirketi Waymo’da, aracın donanımı 40 kamera ve onarım veya güncelleme için kolayca değiştirilebilecek otonom araçlar için gerekecek başkaca parçalar içeriyor.

Fairphone ve Waymo, tıpkı British Columbia’da yer alan ve önümüzdeki onlarca yıl boyunca, kendisini, tente benzeri gölgelendirilmiş tasarımıyla kendiliğinden açılabilen etkin pencereleri sayesinde, iklimlendirme cihazları olmadan serinletebilecek Clayton Community Centre gibi ürünlerini sadece “çevre dostu” olmaları için değil, aynı zamanda makul bir uzun ömürlülükle çalışmaları için de inşa ediyor.

Geçmişimizle uzlaşamadan geleceğimizi düzeltmemiz mümkün değil ve tasarım endüstrisi, geçen yüz yılın çeşitlilik ve kapsayıcılık konularında başarısızlıkla geçtiğini ortaya koymakta yavaş da olsa ilerleme kaydediyor. Bunun örneklerini, yeni bina formları oluşturmak için yapay zekâdan faydalanırken bölgedeki mevcut mimari dokuyu da dikkate alan Hindistan’ın Batı Bengal eyaletindeki iKure Health Hub’tan tutun da Kanada yerlilerinin ekranlarda dillerinin doğru bir şekilde kullanıldığını görmelerini sağlamak için ilk kez özel olarak hazırlanan yazı karakteri oluşturulmasına varan projelerde görüyoruz. Büyük şirketler de temsil eksiklikleri söz konusu olduğunda kendilerine düşen payı kabul etmeye başlıyor. Serena Williams ve Nike iş birliği yaparak, siyahi tasarımcıların sektöre giriş yapabilmelerini kolaylaştırmayı amaçlayan bir staj programı oluşturdu. MillerKnoll mobilya şirketi ise sektörden çok sayıda şirketi Diversity in Design isimli bir projede bir araya getirerek, yarının çeşitlilik temelli tasarımcıları olacak lise öğrencilerini tasarım alanında eğitmeyi hedefledi ki bu cidden büyük bir hamle.

 

DAHA GENİŞ BİR AÇI
(GENEL MÜKEMMELLİK)
Diversity in Design İş Birliği/MillerKnoll

TASARIM ENDÜSTRİSİNDE ÇEŞİTLİLİK ANLAMINDA BİR KRİZ VAR: Tasarımcıların yüzde 5’ten azı siyahi ve siyahi öğrencilerin yüzde 10’dan azı tasarım alanında lisans programlarına kaydoluyor. 3M, Airbnb ve Gap gibi tasarım odaklı 40’tan fazla şirketin bir araya geldiği bir konsorsiyum olan Diversity in Design (DID) [Tasarımda Çeşitlilik] geçen yıl, sektördeki bazı ırksal eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik bir amaçla oluşturuldu. Modern mobilya devlerinden Miller- Knoll tarafından başlatılan ve büyük ölçüde finanse edilen bu proje yaratıcı siyahileri hayatlarının, lise, lisans ya da lisansüstü eğitim, işe başlama gibi belli dönüm noktalarına odaklanarak sektöre girebilmelerini sağlamak konularında desteklemeyi amaçlıyor. Eğer hayatlarının ve kariyerlerinin başlangıcında siyahi tasarımcıları desteklemeyi es geçersek, çalışma hayatına başladıklarında iş yerlerinde mentorluk ve destek alabilecekleri bir mekanizma yok” diyor daha önce Chicago Mimarlık Bienali’ni yöneten ve National Civil Rights Museum’un (Ulusal Medeni Haklar Müzesi) geliştirilmesine yardımcı olan DID direktörü Todd Palmer (solda). “Mesele, bu döngüyü nasıl kırdığınız,” diye de ekliyor. DID, geçtiğimiz mart ayında, 200 lise öğrencisini disiplinler arası 30 tasarımcıyla bir araya getiren Detroit’teki Design By eğitim fuarının açılışını gerçekleştirdi. Amaç, bu gençlerin erken yaşta kendilerini yaratıcı mesleklerde hayal etmelerine yardımcı olmak ve tasarım eğitimlerine ya da staj programlarına katılabilmeleri için fırsatlar yaratmak. Palmer, “Pek çok öğrencinin, tasarımın kendini topluma nasıl zerk edebildiğine dair bir fikri yok, tasarımı kariyer imkânı olarak değil de bir hobi olarak görüyorlar,” diyor. Design By fuarının sonbaharda tekrar Detroit’te düzenlenmesinin ardından DID, programı her yıl farklı şehirlerde düzenlemeyi planlıyor. Palmer ayrıca, çaylakları mentorlarla bir araya getirecek bir staj programı da dâhil olmak üzere, üniversitede ve iş yerinde siyahi tasarımcılara özel programlar geliştiriyor. Siyahi bakış açılarını sektöre getirmenin çok önemli olduğunu söyleyen Palmer, “Tasarım yalnızca ürünler söz konusu olduğunda kendini ortaya koymaz, hizmet sunumunda, konutlarda, topluluklarda, şehirlerin nasıl oluştuğunda da kendini ortaya koyar. Siyahileri tasarımın dışında bıraktığımızda heba olacak çok fazla akıl var,” diyor.
—Elizabeth Segran

 

PARKLA SARILMIŞ BİR KULE OFİS
(ÇALIŞMA ALANI)
Hana Bank Genel Merkezi /NBBJ

BİRÇOMK KURUMSAL BİNA GİBİ, SEUL’E BİR SAAT UZAKLIKTAKİ HANA BANK’IN genel merkezi de 2025’in başlarında açıldığında peyzajlı bir kampüste olacak. Ancak mimarlık firması NBBJ’nin, çalışma alanını etrafındaki dünyadan ayırma fikriyle oynayarak tasarladığı peyzaj, kule şeklindeki binanın atriyumunu ve 15 katının çevresini bir kurdele gibi sararak ‘sonsuz bir park’ izlenimi yaratacak. NBBJ ortaklarından Robert Mankin, binanın tasarımının “iyileştirici çalışma” fikrine odaklandığını söylüyor ve ekliyor: “İçeri girdiğiniz zamana göre daha sağlıklı şekilde ayrılabileceğiniz bir yer.” Park, çalışanlara olduğu kadar farklı katlardaki sanat enstalasyonları ve sosyal alanlarda etkileşime geçebilmeleri adına halka da açık olacak. Çalışanlar odaklanmak için oturmak istediklerinde, geleneksel ofis masalarından çatı katı parkındaki koltuklara kadar aralarından seçim yapabilecekleri çeşitli ‘çalışma noktaları’ yer alacak. “Pandemiden çıkarken,” diyor Mankin, “insanlar nasıl ve nerede çalıştıkları konusunda etki yaratacak bir aracı istiyorlar.
—Aimee Rawlins

 

HAVA TAZELEYİCİ VAKUM
(EV)
Airsign HEPA Vacuum

DİĞER elektrikli süpürgeler şeffaf gövdeleri, açıkta kalan mekanik aksam ve Jetgiller benzeri başkaca özelliklerle mühendislik hünerlerini gösterirken, Airsign’ın HEPA Vacuum’u, akordeon hortumu ve şık, çok amaçlı bir zemin aparatı ile gerçekten gizemli bir kutu. Ancak bu sade estetiğin altında çok şey dönüyor. Airsign, HEPA-14 filtreleme sistemi aracılığıyla hava kalitesini iyileştirirken toz, kir ve döküntüleri hapsedebilen bir ürün yaratmak için iki yıl harcayan New York’lu endüstriyel tasarımcı Joseph Guerra tarafından kuruldu. Şu sıralar trend olan dikey modellerden kaçınarak, yere oturan ve daha güçlü bir motora izin veren retro bir kutu tasarımı seçti. (Hâlâ nispeten kompakt: ev tipi bir yazıcıdan biraz daha büyük.) Süpürgenin gövdesi yüzde 20’si geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış ve modüler bileşenler yapıştırılmak yerine birbirine vidalandığı ve boyanmadığı için parçalara ayrılabilir, onarılabilir ve geri dönüştürülebilir. Üstüne üstlük biyolojik olarak parçalanabilen kâğıttan bir toz torbası yaratan Guerra, “Mümkün olan en az kaynağı kullanarak harika çalışan bir ürün yapmak ve ortaya çıkan bu şeyin iyi görünmesini istedik,” diyor. Elektrikli süpürge şimdi Airsign’ın web sitesi ve MoMA Design Store aracılığıyla satılıyor.
-Yasmin Gagne

 

SAĞLIK HİZMETLERİNE HASTA ÖNCELİKLİ YAKLAŞIM
(YILIN TASARIM ŞİRKETİ)
Kaiser Permanente

OAKLAND, CALIFORNIA MERKEZLİ KÂR AMACI GÜTMEYEN KURULUŞ OLAN SAĞLIK DEVİ, Kaiser Permanente’nin, baş teknoloji sorumlusu Prat Vemana, sağlıkları üzerinde her zamankinden daha fazla kontrol sahibi olmak isteyen 12,6 milyon üyesiyle, şirketin sunduğu “dijital deneyimi ileri bir aşamaya taşıması gerekiyordu” diyor. Bu, Mart 2021’den itibaren Kaiser Permanente’nin internet sitesinin ve üye uygulamasının tamamen güncellenmesi anlamına geliyordu. Şirketin bünyesindeki yazılım geliştirme ekibi, bunu doktorlar ve üyelerden gelen verileri harmanlayarak başardı. Bu değişikliklerle, isteğe bağlı acil bakım ve kullanıcılara yönelik faydalara, laboratuvar sonuçlarına ve reçetelere tek bir yerden erişilebilir hale getiren kişiselleştirilmiş bir ana sayfa gibi yeni özelliklere geçilse bile Kaiser, çok daha kullanıcı dostu bir uygulama ve web sitesi ortaya çıkardı. Vemana, diğer türlü “bunların hepsi birbiriyle alakasız dört veya beş uygulamadan elde edilebilirdi” diyor.

Bu yeniden tasarlama vesilesiyle geri plandaki pek çok dijital veri temizlenerek üyelerin pek çok alana yayılmış sağlık verileri sisteme entegre edildi. Kaiser Permanente, bu dijital araçların kullanıma açılmasından bu yana hastanelerinden 39’unda ve 734 sağlık tesisinde çevrim içi randevu rezervasyonları yüzde 80, internet sitesi ziyaretleri yüzde 50’den fazla artarken ve üyelerin dijital deneyim memnuniyetinin de yüzde 92’ye yükseldiğini belirtiyor. Bu güncellemelerin zamanlaması Covid-19 aşılarıyla ilgili önemli bilgilerin kullanıcılara iletilmesini kolaylaştırarak, 2021 yılında 10 milyon üyenin aşı randevusu almasını sağladı. Vemana, güncellemeler ve Covid neticesinde “Klinik, operasyon ve mühendislik ekiplerini bir araya getirerek ve bir meseleyi çözmeleri için onları desteklemenin faydasını gördük,” diyor.
—David Salazar

 

Tabloyu büyük ekran görmek için tıklayın

ERİŞİLEBİLİR BİR BANKA
(FİNANS)
Majority: Göçmenler için Hızlandırılmış Bankacılık

GÖÇMENLİK, YALNIZLIĞI BERABERİNDE GETİREBİLİYOR. Bu nedenle, göçmenler için bankacılık çözümleri üreten bir startup olan Majority, markasını bir topluluk fikri çevresinde şekillendiriyor. Bankacılık işlem ücretleri almak yerine, temel bankacılık işlemlerinin yanı sıra uluslararası aramalarda indirim sağlamak gibi avantajlar da içeren bir aylık üyelik sistemi sunuyor. Üç yıllık bu şirketin hem kurucu ortağı hem de CEO’su olan Magnus Larsson, “Detaylar önemli” diyor. Larsson ve ekibi, Majority’i, özellikle üyelik aşamasında daha cazip hale getirmek için, bu sene sosyal güvenlik numarası gerekmeden hesap açabilmeyi sağlayan yeni bir özellik ekledi. Sistem, geri planda müşterinin vatandaşı olduğu ülke kimliği ve ikametgâh bilgilerinden hareketle bir kimlik veri tabanı oluşturuyor. Bu arada müşteriye, tercih ettiği dilde kusursuz bir mobil deneyim sunuluyor.
—Ainsley Harris

 

DİL KORUYUCUSU
(GRAFİK TASARIM)
North American Syllabics/Typotheque

Yakın zamana kadar, Kanada’nın British Columbia bölgesindeki Dakelh ve Nunavut’taki Nattilingmiut Inuit yerli topluluklarının üyeleri, dillerini dijital platformlara nasıl aktarabilecekleri konusunda zorluklarla karşılaşıyorlardı. Sorun, kullandıkları hece karakterlerinin çoğunun ya göz ardı edilmiş ya da ta 1999’da e-postalarda ya da anlık mesajlaşma servislerinde dijital metin değişimini destekleyen Unicode Standard’a yanlış kodlanmış olmasıydı. Dakelh (veya Carrier) dilinde yazabilmek için gereken karakterlerin pek çoğunun yanlış bir biçimde aktarılmış olması, bu karakterlerin hâlihazırda Dakelh dilini konuşabilen çok az kişi tarafından bile okunamamasına sebep oluyordu. Bu arada, Nattilingmiut topluluğu üyelerinden Nattilingmiutut adı verilen bir Inuktut lehçesi konuşanlar 138 karakterli dillerinin 12 karakterini tamamen kaybetmişti. Inuktut dili uzmanlarından olan Janet Tamalik McGrath “Yazı sistemimiz yüzde 100 fonetik olduğu için, düzgün yazılmazsa, düzgün bir şekilde konuşulamaz” diyor. Birkaç yıl önce Hollandalı font oluşturma şirketi Typotheque, bu gibi diller için kapsamlı bir yazı tipi seti oluşturmak üzere kolları sıvadı. Azınlık dillerine odaklanan bir yazı tipi tasarımcısı olan Kevin King, McGrath ve Dakelh öğretmeni François “Guy” Prince de dâhil olmak üzere topluluklarının büyükleri, dili konuşan ve koruyanlarla beraber çalışarak projeyi yönetti. King, üç yazı tipi tasarlayarak eksik ve okunaksız karakterli, karakter setlerini güncelleyen Unicode Konsorsiyum’una sundu. Bu çaba, yerlilerin bu yerel dilleri için büyük çaplı bir dijital destek sağlaması ve dil koruyucuları için bir zafer olması bakımından büyük bir adım teşkil ediyor. Düzenlenen yazı biçimlerinin Dakelh ruhunu koruduğunu belirten Prince, “Bunu neden daha erken yapmadık diye üzülüyorum zira insanların vücutlarındaki dövmeleri görüyorum ve bunlarda ciddi yazım yanlışları var” diyor.
-David Salazar

 

MODÜLER BİR TELEFON
(ÜRÜN)
Fairphone 4/Above Agency

Şu anda kullanımda olan 4,5 milyar akıllı telefonun neredeyse tamamının tamiri zor çünkü pilleri bile çoğu zaman yerine yapıştırılmıştır. Silahlı çatışmaları desteklemeyen tungsten ve adil ticaretle elde edilmiş altın gibi hammaddelerini sorumlu bir şekilde tedarik etmesiyle tanınan Hollandalı bir elektronik markası tarafından yaratılan Fairphone 4 ise çok farklı: Arka kısım alet kullanmadan açılıyor ve ekrandan pile, kameralara ve mikrofona kadar içerideki parçalar, bir tornavida ile çıkarılabiliyor.

Fairphone tasarımına öncülük eden İsveç inovasyon ajansı Above’un kurucu ortağı ve tasarım direktörü Oscar Karlsson, “Cihaz, kullanıcıların kolayca sökebilecekleri şekilde tasarlandı” diyor. Fairphone parçaları garanti kapsamında olduğundan, Karlsson ekibi gelecekteki yazılım yükseltmeleriyle uyumlu olacak bileşenleri belirledi. Ayrıca, telefonun önümüzdeki yıllarda modası geçmiş görünmesini engelleyecek bir İskandinav estetiği seçildi. Böylece tüketicilerin telefonlarını daha uzun süre kullanmalarına yardımcı olarak ürün daha sürdürülebilir hale getirildi. (Bir cihazın karbon ayak izinin yüzde 95’i üretimden kaynaklanıyor). Modüler tasarımı, bir taraftan da telefon geri dönüştürüldüğünde, parçalarının yeniden kullanılabilmesi için sökülmesini kolaylaştırıyor.
—Adele Peters

 

MİMARİYE ALGORİTMİK BİR YAKLAŞIM
(VERİ TASARIMI)
iKure Health Hub/HDR

GELENEKSEL mimari, Hindistan’ın Batı Bengal eyaletindeki iKure Health Hub kliniğinin tasarımına çok geleneksel olmayan bir şekilde ilham verdi. Küresel bir firma olan HDR’nin mimarları, ücretsiz olarak çalıştıkları bu projede, kliniği, Batı Bengal’deki yerel tuğla binaların bir dizi görselinden faydalanan bir algoritma kullanarak tasarladı.

HDR’de bilgisayarlı tasarım bölümünün başında yer alan Paul Howard Harrison, binanın şekli ve formu için rastgele binlerce seçenek oluşturan ve sonrasında bu seçenekleri gölgeleme, hava akışı ve doğal ışık açısından en uygun hale getirmek için gözden geçiren bu programı yazdı. Bu yazılım, sonunda iki büyük ve dört küçük avlu içeren yarı dikdörtgen bir şekilde karar kıldı. Bu noktada devreye tasarımcı insanlar girdi. Küçük avlular bir yandan binanın içindeki koridorlara parlak bir ışık taşırken fener işlevi de gören, iyi ışık alan kulelere dönüştürüldü. Bölgenin mimari mirasıyla bağı derinleştirmek için, bu kulelerde kliniğin havalandırma sistemini de destekleyen tuğla ızgaralı geleneksel bir yapı kullanıldı. Bu yöntemi diğer projelere uygulama yollarını araştıran Harrison, “Sadece bilgisayarlı tasarım yaklaşımı veya sadece geleneksel tasarım yaklaşımıyla ulaşabileceğimizden daha başarılı bir bina yarattık,” diyor. Harrison, nöral ağları örnek projeler ve tarihi mimari üzerine eğitmenin sadece tasarım sürecini hızlandırmakla kalmayıp, iklim değişikliği gibi modern zorluklar karşısında zamana meydan okuyan fikirleri uygulamanın yeni yollarını tanımlamak için de kullanılabileceğini savunuyor ve ekliyor: “Hâlihazırda mevcut olan şeylerden bilgisayarlarla hesaplanabilir çözümler üretebiliriz.”
—Nate Berg

 

SEYAHATİN KAPSAMLI BİR GÖRÜNÜMÜ
(KONAKLAMA)
Airbnb Digital Redesign

ÇOĞU İNSANIN ÖLMEDEN ÖNCE görülecek yer listeleri New York, Paris ve Roma gibi bir avuç şehre odaklanır. Airbnb’nin mayıs ayında piyasaya sürülen güncellemesi, bizi bu gidişattan kurtarmak ve dünya genelinde hizmet sunduğu 100 binden fazla destinasyona yönlendirmek için tasarlandı. Yeni arayüz, nereye gitmek istediğinizi soran arama çubuğunun önemini azaltıyor ve bunun yerine oraya gittiğinizde ne yapmak istediğinizi sorgulayan 56 kategori sunuyor. Şarap tatmayı mı planlıyorsunuz? Airbnb, Sonoma yerine Michigan City, Indiana’da bir ev öneriyor. Bir ada ziyareti mi düşünüyorsunuz? Belki Swansboro, Kuzey Carolina’da bir bungalov deneyebilirsiniz. Bir kalede uyanmayı mı hayal ediyorsunuz? Lago Vista, Teksas’ı bir düşünebilirsiniz. Airbnb CEO’su Brian Chesky, “Genel bakış açımız turizmi yaygınlaştırmak” diyor. Airbnb ev sahipleri açısından kategorilerin varlığı, daha popüler destinasyonlarla rekabet etmeyi kolaylaştırıyor.

Airbnb için bu yeni düzenleme, talep görebilecek mülklerin en iyi özelliklerine ışık tutarak portföyünü geliştirebilmesini sağlıyor. Airbnb, lansmanından sonraki dört ay içinde yeni kategorilerin 180 milyondan fazla görüntüleme aldığını açıkladı. Chesky, “Her mülk benzersizdir” diyor: “Biz ayrıca ev sahiplerini benzersiz kılan şeyleri de vurgulamak istiyoruz.”
—Mark Wilson

 

DOĞAL ISISINDA BİR KENT MERKEZİ
(ALANLAR VE MEKANLAR)
Clayton Community Centre /Hcma

KANADA’NIN BRITISH COLUMBIA BÖLGESİNDE YER ALAN Surrey şehri, geçen sonbaharda çok çalışkan yeni bir kent merkezine kavuştu. Clayton Community Centre [Toplum Merkezi], fitness ve jimnastik salonu, aşevi, alet atölyesi ve kayıt stüdyolarının yanı sıra şehrin eğlence, kütüphane, sanat ve park gibi alanlarda çalışan personelleri için ofisleri bir araya getiriyor. Bina aynı zamanda, yapıların enerji kullanımlarını yüksek verimli yalıtım ve havalandırma sistemleriyle sınırlandırmasını gerektiren Pasif Ev adı verilen sıkı kuralları olan yeşil bina standardını karşılayan Kuzey Amerika’daki en büyük binalardan biri. Kuzeydeki konumuna rağmen, binayı sıcak tutmak zor olmuyor. Projenin de mimarlarından olan Hcma’nın müdürü Melissa Higgs, binanın kullanım çeşitliliğini ve içindeki tüm sıcak bedenleri işaret ediyor ve “Bir soğutma sorunumuz olduğunu çabucak anladık” diyor.

Endüstriyel bir klima kullanmaktansa, mimarlar, gerektiğinde otomatik olarak açılan çatıya havalandırma benzeri pencereleri entegre ediyorlar. Kanada ormanlarına bir saygı göstergesi olarak, binayı bir ağaçtan modelleyerek, üst katları bir gölgelik gibi tabanın üzerine yerleştirmeleri sayesinde binada doğal bir soğutma etkisi yaratılıyor. Bu çalışmalar sayesinde merkez, enerji tüketimini tahmini yüzde 72, karbon salınımlarını ise yüzde 98 oranında azaltıyor.
-Nate Berg

 

DAHA BASİT BİR OTONOM SÜRÜŞ ARAÇ KİTİ
(ULAŞIM)
The Waymo Driver

ALPHABET’İN HEMEN HEMEN her geleneksel otomobili, kendi kendini süren bir otomobile dönüştürmeyi hedefleyen Waymo otonom otomobil bölümünün tasarım başkanı YooJung Ahn, “Her otomobil şirketinin farklı bir tasarım dili vardır” diyor. Ahn’ın karşılaştığı zorluk, Phoenix’ten San Francisco’ya giderken farklı araçlarda otonom teknoloji ürünü Waymo Driver için pilot testler yapabilmek oldu. Ekibi, hem tır kamyonlarına hem de sedan araçlara uygulanabilecek ve yine de iyi görünebilecek gelişmiş bir donanım eklentisi tasarlamalıydı. Bu, ayrıştırılmış bir yaklaşım gerektiriyordu. Ahn, “Daha basit bir tasarımınız olduğunda, onu uyarlanabilir hale getirmek daha kolay” diye konuşuyor.

40 kamera, radar ve lidarla donatılmış Waymo Driver, bir arabanın başka şartlarda portbagaj veya kano taşıyacak olan tavanına üç katmanlı bir şapka gibi oturuyor. Şişkin kamera yuvaları, otomobilin her bir köşesindeki gövde panellerine entegre edilmiş. Kamyonlar için donanım, kalın bir kaş gibi kabinin ön yüzüne oturuyor. Teknoloji sokağın kaosunu sürekli olarak tararken, Waymo’nun yazılımı, gerçek dünyadaki 20 milyon mil otonom sürüş deneyimi ve ek olarak 20 milyar simülasyon verisini bir araya getirerek, aracın bu kaosun içinde gezinebilmesini sağlıyor. Otonom sürüşte öncülük, yazılım yükseltmelerini uygularken gelişen teknolojiye sürekli uyum sağlamayı gerektiriyor. Örneğin, Waymo hâlâ, hızlı akan trafikte, tekinsiz sola dönüşler olarak adlandırılan mühendislik engelinin üstesinden gelmeye çalışıyor. Ahn, Waymo Driver’ın modüler donanımının daha yeni ve daha iyileri hazır olduğunda eski sensörleri ve cihazları kaldırmayı mümkün kıldığını söylüyor. “Değiş tokuş edilebilirlik çok önemli” diyor ve ekliyor: “Böylece her yıl platform değiştirmeyeceksiniz.”
–Nate Berg

 

EĞLENCELİ BİR DİJİTAL BEYAZ TAHTA
(GİRİŞİM)
FigJam/Figma

Web tabanlı tasarım aracı Figma’nın kurucu ortağı ve CEO’su Dylan Field, “Eğlence, uçarılıktan farklıdır” sözleriyle konuya giriyor. Bu mantra, geçen yıl şirketin dijital beyaz tahta uygulaması FigJam’in piyasaya sürülmesine vesile oldu. Bu yeni araç, gerçek hayattaki yaratıcı beyin fırtınalarının bulaşıcı enerjisine yaklaşan bir dizi eğlenceli özellik (yapışkan yazılar, çizim araçları, hızlı tepkiler için bir ifade çarkı) içeriyor.

Birkaç ay içinde Figma, platformu, sohbet odası, grafik oluşturabilme imkânları, Etch-a-Sketch ve Connect 4 benzeri sosyalleşmeyi sağlayan oyunlar gibi eklentiler ve widget’larla uygulamanın faydasını artıran üçüncü taraf geliştiricilere açtı. Uygulamayı kullananlar arasında Netflix, Nationwide, Stripe ve Twitter gibi otomotivden bankacılığa, bankacılıktan konaklamaya varan çok sayıda sektörden şirket bulunuyor. Field, yeni FigJam kullanıcılarının yüzde 70’inin tasarımcı olmadığını ve hafta bazında aktif kullanıcıların yüzde 82’sinin ABD dışından olduğunu söylüyor ve gördüğü geniş çaptaki bu ilgide uygulamanın bu neşeli yaklaşımının payını vurguluyor: “İnsanlara psikolojik açıdan güvende olduklarını hissettiriyorsunuz, aksi takdirde, kendi seslerine katkıda bulunamayabilirler.”
—Jay Woodruff

 

KONUŞABİLEN BİR İLAÇ KUTUSU
(AMBALAJ)
Spoken Rx/ American Council of the Blind, CVS ve Identiv

REÇETELİ ilaçlara erişim, görme bozuklukları olan kişiler için bir mayın tarlasında yürümek gibi olabilir. Hastalar genellikle reçeteleri okumak için ayrı bir cihaza ihtiyaç duyarlar veya eczacının talimatlarını izlemek için hafızalarına güvenirler. (Hap şişeleri Braille alfabesi için çok küçük.) The American Council of the Blind (Amerikan Görme Engelliler Konseyi) ve CVS, iyi bir çözüm yaratabilmek için NFC ve RFID teknolojileri konusunda uzmanlaşmış dijital güvenlik şirketi Identiv ile birlikte çalıştı. Yeni Spoken Rx programı, müşterilerin CVS uygulamasını kullanarak ilaç şişelerinin üzerindeki bir RFID etiketini taramalarına ve talimat, ilaç adı ve uyarılar gibi ilaç prospektüslerindeki en önemli hususları duymalarına olanak tanıyor. American Council of the Blind direktörü Eric Bridges, “Sağlığımızı geri alabilmenin tek yolu tüm verilerimizi bilmektir ve bu verilerin bir kısmı bizim ilaçlarımız” diye konuşuyor. Spoken Rx, kullanıcıların ek ücret ödemesi gerekmeksizin, İngilizce ve İspanyolca seçenekleriyle artık ABD’deki tüm CVS mağazalarından temin edilebilirken, programa 2 bin 100’den fazla hasta kaydolmuş durumda.
—Sarah Lynch

 

MİMİKLERE TEPKİ VEREN BİR İŞLETİM SİSTEMİ
(ETKİ)
Camera Switches/Google

ANDROID KULLANICILARI artık sadece kaşlarını kaldırarak veya akıllı telefonlarının kamerasına gülümseyerek müzik dinleyebiliyor, sipariş verebiliyor ve arkadaşlarına mesaj gönderebiliyor. Geçtiğimiz sonbaharda piyasaya sürülen ve Android 12 işletim sisteminde yerleşik olarak bulunan Camera Switches’in erişilebilirlik özelliği, Google’ın disiplinler arası Creative Lab’ı tarafından geliştirildi ve herhangi bir fiziksel beceriye sahip herkesin dijital bir arayüz üzerinden iletişim kurabilmesini sağlıyor. Ekip, kullanıcı deneyimini geliştirebilmek için danışanlarını tasarımcılarla bir araya getiren konuşma ve dil terapistleriyle birlikte çalıştı. Creative Lab’in kurucularından Robert Wong, “Bizimle iş birliği yapacak ve birlikte içerik oluşturacak bir grup kullanıcı buluyoruz,” diyor. Örneğin, aynı şartlardaki kişilerin bile farklı fiziksel yeteneklere sahip olduğunu keşfettikten sonra ekip, kullanıcıların mimiklerinin nasıl telaffuz edileceğini kişiselleştirmelerine olanak tanıyan bir seçenek bile geliştirmiş.
–Rebecca Barker

 

GÜVEN UYANDIRAN BİR İNTERNET SİTESİ
(KUZEY AMERİKA)
Breastcancer.org/Work & Co

BREASTCANCER.ORG, internet sitesini yeniden tasarlamak için dijital ürün firması Work & Co’ya başvurduğunda net bir hedefi vardı: Kullanılabilirlik. Work & Co, kurulduğu 2000 yılından bu yana 200 milyondan fazla hasta ve onların yakınları için hayati bir kaynak olan sitenin yeni bir teknolojiye geçmesine yardımcı olarak kullanıcı deneyimini iyileştirdi. Work & Co tasarım ortaklarından Lauren Shapiro, siteye gelenlerin genelde yeni teşhis almış olan ziyaretçiler olmasından hareketle breastcancer.org’un daha en başından “bir güven duygusu ve ayrıca tıbbi olarak incelenmiş, doğru bilgiler” sunarak rahatlatan bir site olması gerektiğini belirtiyor. Bu da cinsiyete özgülenmiş olan meme kanserini pembeden daha nötr bir renk paleti ile değiştirilmesi, yazı tipi boyutunun artırılması ve makalelerin hizmet temelli bir üslupla yeniden yazılması anlamına geliyordu. Work & Co, insanların sitedeki bireysel deneyimlerini filtrelemek için “yeni teşhis edilen”, “tedavi gören”, “birini önemseyen” gibi kullanıcı durumları bile tanımladı. Bu güncellemelerin yapılmasından bu yana, breastcancer.org kullanıcı başına oturum sayısında ve kullanıcıların sitede ne kadar süre geçirdiği ve kaç sayfa ziyaret ettiği konularında artış gözlemliyor.
—Grace Buono

 

RÜZGÂRI DİZGİNLEMENİN YENİ BİR YOLU
(SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK)
Windcatcher/Wind Catching Systems

NORVEÇLİ Wind Catching Systems şirketinin hünerli Windcatcher’ı bir türbinden çok daha fazlası. 126 tanesi 304 metre uzunluğunda bir ızgaraya monte edilmiş sistem 2024 yılında faaliyete geçince, dünyanın en büyük tek türbininin ürettiği yıllık enerjinin beş katı kadar enerji sağlayabilir. Bunun sebebi, sistemin ortalama bir türbine nazaran, kanatların daha hızlı rüzgârlara maruz kalabilmesine imkân verecek şekilde, üç kat daha yüksek olması. Ayrıca daha hızlı dönen daha küçük kanatlara da sahip ve rüzgârların en güçlü olduğu derin sularda yüzmek üzere tasarlandı. Wind Catching Systems CEO’su Ole Heggheim, rüzgâr santrallerinin çoğunun Hollanda rüzgâr değirmenlerinin modeline dayandığını, ancak kendi sisteminin açık deniz kullanımı için optimize edildiğini söylüyor: “Sadece karada çalışan bir şeyiniz varken neden aynı şeyi su üzerinde de yapasınız?
—Elissaveta M. Brandon

 

ÇOCUK DOSTU MRI
(KULLANICI DENEYİMİ)
Pediatric MRI Coaching/Philips Experience Design

YETİŞKİNLER İÇİN BİLE caydırıcı olan MRI, çocuklar için özellikle korkutucudur. Önde gelen MRI cihazı üreticilerinden olan sağlık teknolojisi şirketi Philips’in baş tasarım sorumlusu Sean Carney, bir hastanın gerginliği, görüntülemenin kalitesini tehdit ettiğinde, “radyologların genel yaklaşımı, çocuğu sakinleştirmek için bir uzman çağırmak olur” diyor. Doktorların anestezi kullanımını en aza indirmeye yardımcı olmak için, ekibi, pediatrik hastaları daha hastaneye gelmeden MRI süreciyle tanıştıran bir yaklaşım geliştirdi. Çocuklara MRI çekilmesi gereken Olly adlı bir fili tanıtan oyunlaştırılmış bir mobil uygulama ile artırılmış gerçeklik kullanarak çocukların kendi ortamlarına animasyonlu bir tarayıcı bile yerleştirebiliyor. Hastaneye vardıklarında, hastalar dilerlerse, oyuncak tarayıcı kullanarak Olly’nin MR’ını çekebiliyor. Çocuklar nihayet gerçek makineye girdiğinde, Olly’nin tanıdık sesi onlara süreç boyunca rehberlik ediyor. 100’den fazla hastane artık oyuncak tarayıcı sistemini kullanıyor.
—David Salazar

 

ŞEKİL DEĞİŞTİREN ŞEZLONG
(DENEYSEL)
HygroShape/ICD + Hylo Tech
ALMANYA, STUTTGART Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen Hygroshape konsept sandalye, ahşabın bir formdan diğerine dönüşebilmesine imkân veren kendine özgü niteliğine dayanıyor. Ekip, ahşabı plakalara ayırdıktan sonra, tahıl ve su içeriğini analiz etmek ve ahşabın doğal bir şekilde kuruduğunda nasıl büküleceğini tahmin etmek için bir yazılım kullanıyor. Plakalar düz bir parça halinde monte edilerek nem tutucu ambalajlara sarılıyor. Müşteri ürünü kutusundan çıkardığında, sandalye 8 ila 12 saatlik bir sürede kendisini şık bir şezlonga dönüştürüyor. Baş araştırmacı Dylan Wood, bu tekniğin mobilyalara uygulanmasının sadece bir başlangıç olduğunu söyleyerek: “Bina bileşenleri için kullanmak çok daha pratik” diyor. Wood ve diğer baş araştırmacı Laura Kiesewetter, bu yılın başlarında sandalyeyi satmaya başlamak için Hylo Tech adlı bir şirket kurdu ve şimdi bir çiçek gibi açılabilen bir bungalov ve hatta yük taşıyan kavisli ofis duvarları da dahil olmak üzere başka yapılar geliştiriyorlar.
—Elissaveta M. Brandon

 

OYUNLAŞTIRILMIŞ ENVANTER TAKİP CİHAZI
(PERAKENDE)
Walmart RFID Envanter Tarayıcısı

WALMART SÜPERMERKEZLERİ, çok büyük miktarda ürünü içermesiyle bilinir: Herhangi bir anda bir mağazanın zemininde 120 binden fazla ürün bulunabilir. Walmart mağazalarının artık çevrimiçi siparişler için mikro ikmal merkezleri olarak ikiye katlanmasıyla birlikte, envanter kaydını tutmak, çalışanlar için gerekli olsa da zamanlarını alan ve manuel olarak yaptıkları bir süreç. Dev perakendeci geçtiğimiz ocak ayında dört binden fazla mağazasında radyo frekansı kullanarak (RFID) tanımlama yapan ve böylece giysilerin takip sürecini kolaylaştıran bir envanter tarayıcısını kullanmaya başladı. Walmart’ın baş tasarım sorumlusu Valerie Casey (yukarıda), “Tipik perakendeciler envanterin yalnızca yaklaşık yüzde 65’ini takip edebilir. Oysa şimdi her şey, eskisinin üçte biri kadar sürede kaydediliyor” diyor. Telefon benzeri bir ekrana bağlı olan tarayıcı, RFID etiketlerinin iliştirilmiş olduğu birçok ürünü yaklaşık 4.5 metre mesafeden kaydedebiliyor. Casey’nin ekibi, mağaza çalışanlarının her ürünü yakaladığından emin olmak için ses tasarımı kullanmış. Tarayıcı, kaydedilmesi gereken giysilere yaklaştıkça artan bir çatırtı sesi çıkarıyor. Video oyunlarından ilham alan bir dizi bip sesi, çalışanların görevinin ne zaman belli bir bölümüne geldiğini ve ne zaman bitirdiğini bilmelerini sağlıyor. Kıyafet departmanındaki bu başarılı lansmandan sonra Walmart, sistemi kısa sürede ev eşyaları ve oyuncaklar da dahil olmak üzere diğer ürün kategorilerinde de kullanmayı planlıyor.
—Yasmin Gagne

 

MACERAYA HAZIR ELEKTRİKLİ PİKAP
(OTOMOTİV)
Rivian R1T

Bir kamyonetin kaputunun altına içten yanmalı bir motoru yerleştirme zorunluluğundan kurtulmuş olmak, gerçekten yaratıcılığın kapılarını açıyor. En azından, Rivian’ın tasarım lideri Jeff Hammoud, elektrikli araç üreticisi markanın geçen kış müşterilere teslim etmeye başladığı R1T pikapındaki bu fazla hacimle oynadığında olan buydu. Sadece elektrikli araçlarda (EV) bulunabilen ön bagajına ek olarak, R1T, bir kadın çantası düşünülerek tasarlanmış derin bir orta konsola ve ön ve arka koltukların altında odacığa sahip. Ayrıca bir de Rivian’ın icat ettiği kabin ile kasa arasında yer alan ve kayakları, çamurlu botları veya market torbalarının konulabileceği 165 cm uzunluğunda bir ‘teçhizat tüneli’ var. Hammoud, “Gerçekten her bir boşluğu bulmaya çalıştık” diyor. Bu, aynı zamanda kapının içinde saklanabilen ve şarj edilen el feneri ile konsola yerleştirilmiş taşınabilir Bluetooth hoparlör gibi daha az beklenen fırsatları da beraberinde getirmiş. Hammoud’a göre, bunların hepsi macera araçları ve tasarımın da kutupyıldızı. “Bu sadece kamp yapmak anlamına gelmiyor” diyor: “Bu, ailenizi mobilya almak için Ikea’ya götürmek gibi bir şey.”
-Nate Berg

 

ÇEŞİTLİLİKTEN DOĞAN BİR RÜYA TAKIMI
(SPOR VE EĞLENCE)
Nike x Serena Williams Tasarım Ekibi

SERENA WIllIAMS sadece bir tenis efsanesi ve gelecek vadeden bir yatırımcı değil. Aynı zamanda kararlı bir tasarımcı. Neredeyse 20 yıldır Nike ile iş birliği yaparak giysiler ve spor ayakkabılar üretiyor. Üç yıl önce Nike’a yeni bir konseptle gelerek siyahi tasarımcıların modaya, özellikle de spor giyim dünyasına girmesine yardımcı olacak bir çıraklık programı başlatmak istiyor. (Nike, bir dönem çeşitliliği sağlayamadığı nedeniyle eleştirilere maruz kalmış ve iki yıl önce CEO John Donahue’yi bir işe alım süreci başlatmaya teşvik etmişti.) 2020’de Serena Williams Tasarım Ekibi (SWDC) doğdu. Williams, her yıl farklı disiplinlerden 10 veya daha fazla tasarımcıyı seçiyor ve onları SWDC koleksiyonunda onunla iş birliği yapmak üzere Nike’ın Beaverton, Oregon’daki genel merkezine davet ediyor. Her grup tek bir şehirden (şimdiye kadar New York, Los Angeles ve Chicago) geliyor ve böylece Nike’ın yerel yeteneklere derinlemesine temas edebilmesine vesile oluyor. Williams, alışılmamış geçmişlere sahip tasarımcıları seçmeye ve moda endüstrisinde daha çeşitli işe alımlara yol açabilecek Harlem Moda Haftası gibi organizasyonlarla ilişkiler kurmaya hevesli. Tasarım ekibinin önceki üyeleri, Nike’ta kadın giyim ve çocuk ayakkabısı tasarımcıları oldular. Ancak, programın başlatılmasına yardımcı olan Nike’ın küresel yaratıcı inovasyon direktörü Jonathan Johnsongriffin, bundan yalnızca tasarımcıların yararlanmadığını belirtiyor: Farklı bakış açılarını bir araya getirmek, Nike açısından da “yaratıcılığı teşvik etmeye” yardımcı oldu. Önceki tasarım ekibi üyelerinden bazılarına bir bakalım.
-Elizabeth Segran

 

EMIKO MCCOY
Nike Kadın Giyim Tasarımcısı
“Benim için Serena Williams’ın bu projeye liderlik etmesi her zaman önemliydi çünkü bana benziyor. Zamanını ve enerjisini farklı tasarımcılardan oluşan bir ekibi bir araya getirmeye adamış olan bir ikona sahip olmak – bu, Serena ve Nike’ın yarattığı spor ve tasarım yoluyla değişimin etkisini dile getiriyor.”

 

CHANTEL SANCHEZ
Nike Global Marka Tasarımcısı
“Tasarımın olası bir kariyer olarak teşvik edilmediği, hiçbir bağlantısı olmayan küçük bir kasabadan çıkma bir tasarımcı olarak, Nike’ta her türden yetenekli tasarımcıyla bir arada olmak inanılmazdı. Bu insanlar, zorlu bir hikâyeyi şekillendirmek için birbirinden bağımsız ama uyumlu bir şekilde beraber çalışıyor.”

 

JUAN HUERTA
Nike Global Marka Tasarımcısı
“Tasarımın olası bir kariyer olarak teşvik edilmediği, hiçbir bağlantısı olmayan küçük bir kasabadan çıkma bir tasarımcı olarak, Nike’ta her türden yetenekli tasarımcıyla bir arada olmak inanılmazdı. Bu insanlar, zorlu bir hikâyeyi şekillendirmek için birbirinden bağımsız ama uyumlu bir şekilde beraber çalışıyor.”

 

MIKA OSORO
Nike Ayakkabı Malzemeleri Tasarımcısı
“Moda endüstrisinde on yılı aşkın bir süredir çalıştıktan sonra, ekibin tasarım süreciyle tıpkı ‘eğitildiğim’ şekilde çalışmaya başladım. Ancak süreç geliştikçe, daha güçlü bir hikâye anlatarak ve tasarıma farklı yaklaşarak geleneksel olmayan düşünme yöntemlerini kullanabildim.”

 

NELISSA CARRILLO
Jordan Kıyafet Tasarımcısı
“Meksika asıllı Amerikalı bir tasarımcı olarak hak ettiğimi hissettiğim görünürlüğü ve tanınırlığı elde etmek her zaman kolay olmadı. Ekibin bir parçası olmak benim açığa çıkabilmemi sağladı… Tabii Serena’nın kendi kariyerinin gidişatı, beni, benim gibi kimselerin tasarımı takip edebilmesine vesile olmak için çok motive ediyor.”

 

TOUSSAINT KING
Jordan Çocuk Ayakkabısı Tasarımcısı
“En sevdiğim deneyim, Serena’nın kendisi için Air Force 1’ın özel bir versiyonunu tasarlamaktı. Siyahiler için tasarımın geleceğini şekillendirmeye yardımcı olan böylesine güçlü ve ilham verici bir kadın için bir çift ayakkabı tasarlama fırsatına sahip olmak kariyerimin en önemli noktalarından biri.”

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nerio-Allesandri-1-25-km-açığı-için-şirket-kurdum

“1-25 km açığı için şirket kurdum”

fast-ocak-subat-kapak

3 yılı geride bırakırken