Yeni dönemin yükselen şirketlerini yönetenlerin, “geleneksel” diye tanımladıkları modelde süreçler farklı ilerliyordu. Şirketler, üretimden dağıtıma kadar uzanan süreçlerini “parçalı” olarak yönetiyor, bazı işleri başka şirketlere aktarıyorlardı. “Partial stack” (parçalı yığılma) diye nitelendirilen sistemle kurulan çok sayıda startup da bu özellikleri nedeniyle başarısız olmuştu. Bunlardan bazıları kendini yenilemiş, süreçlerini baştan oluşturmuştu.
Yeni dönemin sihirli formülünü ise “Full stack”, yani “tam yığılma”, askeri deyimle “topyekûn” yayılma oluşturuyor. Son yıllarda başarılarıyla öne çıkan Tesla, Uber ve Netflix gibi şirketlerin bu yöntemi izlemiş olmaları, modelin başarısının altını çiziyor. Türkiye’den de örnekleri olan bu yeni nesil yaklaşım, “uçtan uca” bir ürün ya da hizmet modeli oluşturuyor. Bu modelin en önemli özelliğini ise mevcut şirketleri dışarıda bırakması, onlardan hizmet almaması oluşturuyor.
Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın, kendi şirketinin de tam bu tarife uyduğunun altını çiziyor. “Full stack modeline sahip şirketler; pazarı, tüketici beklenti ve deneyimlerini merkeze alarak, yeniden şekillendiriyor ve arz-talep dengesini belirliyor” diye konuşuyor.
Her şeye hakim şirket!
Andreessen Horowitz’in ortaklarından Chris Dixon, bu şirketlerin “uçtan uça” hizmet verdiklerine dikkat çekerken, şöyle bir örnek veriyor:
“Diyelim ki bu şirket sağlık teknolojisi alanında uçtan uca hizmet veriyor olsun. Bu durumda kendi doktorlarına, hatta pratisyen doktorlarına, kendi tedavi sistemlerine sahip olmalıdır. Özetle bir hastanın teşhis ve tedavi yolculuğunu baştan sona yapabilecek kapasitesi bulunmalıdır.
Dixon, bu nitelikteki şirketlerin son yıllarda daha fazla yatırım aldıklarını, “risk sermayesi” şirketlerinin gözdeleri haline geldiğini söylüyor.
Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın da benzer görüşü savunuyor. Bu tip şirketlerin geleceğinin parlak olduğunu söylüyor:
“Değer zincirlerini baştan sona kendi iç kaynaklarıyla yöneten bu şirketler, kazandıkları çeviklikle sundukları ürün ve hizmeti en üst seviyeye taşıyabiliyor.
Tüketici beklentilerinin teknoloji gücü ile arttığı bu dönemde şirketlerin başarısı müşteri memnuniyetini en üst düzeye çekmelerinden ve koruyabilmelerinden geçiyor. Biz 20 yıldır bu bilinçle yatırımlarımızı kullanıcı merkezli teknolojimiz ile insana ve inovasyona yapıyoruz.
Yeni dönemin yıldızları
Chris Dixon, “full stack” modeline eskilerden bir örnek verirken, Microsoft ile Apple’a dikkat çekiyor. Ona göre Microsoft yıllar boyunca sistemini parça parça kurdu, bir bölüm hizmetlerini iş ortaklarına aktardı. Apple ise bugünün yükselen modelini uyguladı.
Tasarımdan çiplere, cihazlardan işletim sistemine kadar her şeyi kendi geliştirdi.
Paketlemeden perakende deneyimine kadar neredeyse her yere kendi damgasını vurdu.
Chris Dixon, “Apple bütün dünyaya, bütün her şeyi kendiniz ve bir anda yaparsanız, büyülü bir sonuç alınabileceğinin örneğini verdi” diye anlatıyor. Yeni dönemden ise başarıya örnek olarak Almanya’dan Gorillas ve Flink ile Türkiye’den Getir’i gösteriyor. Üçü de “10 dakikada” dağıtım yapan şirketlerin, siparişten dağıtıma kadar her şeyi yönettiklerini, böylece “mükemmel müşteri deneyimine” ulaştıklarını söylüyor.
Getir’in kurucusu Nazım Salur da Chris Dixon’un değerlendirmesine katılıyor ve “başarılarında bu modelin etkisinin büyük olduğuna” dikkat çekiyor.
Tiko’nun kurucusu Sina Afra, Türkiye’deki başarılı yeni şirketlerin ortak özelliğinin “tam yığılma”yı benimseyenler olduğunu söylüyor. İlk sıraya da kendi şirketi Tiko’yu koyuyor.
“Pazaryerlerini bunun dışında tutmak gerekiyor” diyerek ekliyor: “Sadece aracılık yapanlar bu kapsama girmez. Martı ve benzerleri gibi tüm deneyimi kontrol altında tutanlar bu modelin parçasıdır.”
Kendi kaderini kontrol!
Teknoloji şirketlerine yatırımlarıyla öne çıkan Earlybird’ün kurucu ortağı Cem Sertoğlu, “Bu modelin avantaj ve dezavantajları var” diyor. Ona göre, “full stack” olunca, kendi kaderinizi kendiniz yönetme şansına sahipsiniz:
“Sunduğunuz ürünün/hizmetin kalitesi için diğer şirketlerin/iş ortaklarının kalite ve özelliklerine mahkûm kalmazsınız. Onların hizmetlerinin faturasını ödemek zorunda kalmazsınız.”
Bunlar avantajlı tarafı… Zorluk ya da dezavantaj tarafında ise “daha komplike” ve pahalı bir iş modeli olması yer alıyor. Mynet Kurucusu ve Endeavor Türkiye Başkanı Emre Kurttepeli, bu modeli, “Her şeyini baştan sona halleden şirket” sözleriyle tanımlıyor.
Ancak, bunu yapabilen şirket sayısının çok az olduğunu söylüyor. Ona göre, bu ideal bir model olsa bile hem uzun bir süreç hem de çok para gerektiriyor. “Her şirkete bunu önermem mümkün değil” diyor ve ekliyor: “Benim dikkat çektiğim konunun en iyi örneğini Google Office oluşturuyor. Önce e-mail ile başladılar, şimdi çok sayıda yenilik ilave ettiler. Hepsini birden yapamazlardı, yapsalar da bu kadar başarılı olamazdı.”
“Bu model gelecekte daha fazla yayılacak”
- Bakın Tesla kendi arabalarını üretiyor, Netflix kendi dizilerini yayınlıyor.
- Hizmet, üretim, operasyon, ürünün kendisi… Hepsi tek bir çatı altında hızla ve kullanıcının beklentileri ile evriliyor.
- Bu yaklaşımın gelecek dönemlerde çok daha fazla sektör ve şirket tarafından sahiplenileceğine inanıyorum.
NEVZAT AYDIN
Yemeksepeti CEO
Startup’lar için doğrusu ne?
- Startup’lara “Yaptığın işi doğru yap” diyorum. En iyi tarafına odaklan, sonra diğer taraflara girersin.
- Bir şirketin, her şeyi daha kuruluş aşamasında yapması çok zordur. Bunu az sayıda startup yapabilir.
- Girişimciler işe kısıtlı kaynakla başlar. “Her şeyi yapayım” diye beklerlerse, girişimlerini ertelerler.
- Hepsini kendi içinde yapan Getir gibi şirketlerin yapısı çok azdır. Yatırımcılar da “full stack” şirketlere bir süre sonra girerler.
EMRE KURTTEPELİ
Endeavor Türkiye Başkanı
3 ÖZELLİKLERİ
- Stoklarına sahipler
- Süreçleri kendileri yönetir
- Müşterilerine sahiptirler
SİNA AFRA
Tiko Kurucusu