Yakın zamanda TAV Havalimanları Başkan Yardımcılığını bırakan Sani Şener, geride kalan liderlik macerasını, özetle, “Yerinde duran geri gidiyor demektir” cümlesiyle ortaya koyuyor. Yerinde durmamak için de iş hayatına başladığından beri öğrenmeye, adapte olmaya gayret ediyor. Bunun için de yine kendi deyimiyle, “merak etmekten” asla vazgeçmiyor.
Şimdi çoğunluğu ailesine ait TAV İnşaat’ın yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor. Havaalanı inşaatında bir dünya markası olan şirketiyle çeşitli ülkelerde inşaatlar yapıyor. Bu yoğun ajandası içinde Fast Company Dergisi’nin ‘Talent Council’ oluşumunun da başkanlığını üstlendi. Türkiye’nin önde gelen İK Liderlerini bir araya getirecek olan bu platformun başkanı Sani Şener, insan yönetimi, liderlik ve adapte olmak konularındaki görüşlerini paylaştı:
GEÇMİŞE GÖRE DEĞİŞİM
Eskiden, örneğin 1990’larda yönetici işe aldığımda, CV’de özellikle eğitim bölümüne bakardım. Hangi üniversiteden mezun olduğu çok önemli idi. Şimdi ise mezun olduğu okul benim için çok önemli değil. Çünkü, ben her zaman şunu söylerim: Onların 19-22 yaş arasında okudukları üniversitede aldıkları eğitim, sonraki 40 yıllık iş hayatlarını o kadar da etkilemiyor. İş hayatına başlayınca ne dersler kalıyor, ne de okulun adı. O nedenle ben özgeçmişlere değil, daha çok ‘öz gelecek’ konusuna bakıyorum.
Bunu yaparken de bir numaralı konum, ‘iyi insan’ olup olmadığıdır. Öncelikle onu anlamaya çalışıyorum. İşe alacağım kişinin iyi insan olması benim için çok önemlidir. İyiyi tarif ettiğinizde altında her türlü olumlu şey vardır. Etik değerlerinin ve iyi insani ilişkilerinin olmasına bakarım. İyi insan, aynı zamanda network’ünü de iyi tutar, kullanmayı bilir. Ahlaklı olur, dürüst olur. Ben bunu birkaç basit soruyla, yüzünden, vücut hareketlerinden rahatlıkla çözebiliyorum.
EĞİTİM SONRASI KRİTİK
Sonra, eğitim hayatından sonraki döneme, neler yaptığına çok önem veririm. Örneğin, çok iş değiştirmiş mi, ona bakarım. Bu tip adaylardan uzak dururum. Bakıyorsunuz, muhteşem bir CV’si var ama çok iş değiştirmiş. Bazen, ‘Biz bu arkadaşı alalım, bizim şirkette yola gelir’ diyorsunuz. Ancak, benim deneyimim başarılı olmadığı yönünde. Çünkü, bakıyorsunuz, sizi de en dar anınızda bırakıp gidiyor.
Ben insan karakterine çok önem veririm. Biz çalışanlarımızı, yöneticilerimizi şirket içi ile şirket dışı eğitimlerle çok iyi hazırlıyoruz. Eğitim bizim için çok önemli. Bunun da ipuçlarını iş dünyasında görüyorum. Bizden çok sayıda genel müdür/CEO ile üst düzey yönetici çıkmıştır. Bugün İstanbul Havalimanı’nda çok fazla Atatürk Havalimanı’nda bizle çalışmış olan arkadaşımız çalışıyor. Yine Dalaman Havalimanı CEO’su, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yeni CEO’su, Zagreb Havalimanı CEO’su TAV bünyesindeki bir dolu Havalimanı CEO’ları TAV’dan yetişme, özellikle de Atatürk Havalimanı kökenli. Nereye gitsem bizde yetişmiş arkadaşlarla karşılaşıyorum.
Peki, bunları niye kaybettiniz diye sorabilirsiniz? Büyüme sürecinde diğer şirketlerde olduğu gibi bizde de bir ‘cam tavan’ olabiliyor. Çünkü tüm ekip çok genç. Alttan gelen genç yeteneklere yol açmak lazım. Bunu aynı hızda yapmadığınızda, ayrılıp kariyerlerine başka şirkette devam edebiliyorlar.
İyi insan önemli, bir de çalışkan ve enerjisinin yüksek olmasına bakarım. Benim için çok önemlidir. Belki ‘eski kafa’ (old school) gibi görünebilir. Uzaktan çalışma, hibrit çalışma ve benzeri, hepsi olabilir. Ancak, ben disiplinine de bakarım. Disiplinin zaman yönetimindeki önemi çok fazla. Ben zaten zaman yönetimine enerji yönetimi diyorum. İnsan enerjisini çok iyi yönetirse zamanını çok iyi yönetebilir.
CEO’NUN GELİŞİM SIRRI
Ben 1997 yılında CEO olarak göreve başladım. Aradan geçen dönemde büyük değişimler yaşandı ve şimdi çok farklı bir dönemdeyiz. Dünya kurulduğundan bu yana yaşamış olan bilim insanlarının yüzde 90’ı hâlâ hayatta. Onların buluşları, icatları hâlâ geçerli. O nedenle bundan sonra gelişim müthiş hızlı olacak. Çünkü, insanların gelişimi bilimle başlıyor, onların çıktılarını alıp, teknolojiye çeviriyorsunuz. Teknolojinin ürettiği ürünler de ekonomiyi yönlendiriyor. Zincir bu şekilde işliyor.
1923’te dünyanın nüfusu 1.9 milyarmış, şimdi ise 9 milyar düzeyine ulaştı. 300 bin yılda 1.9 olmuş, 100 yılda ise 4 katına çıkmış. Biz müthiş bir dönemde yaşıyoruz.
Böyle bir değişim döneminde deneyimlerin de faydası olmayabiliyor, onların da modası geçiyor. O nedenle kendimizi yenilememiz gerekiyor. Örneğin, ben 53 yaşında MIT’ye ‘Karmaşa yönetimi’ eğitimi almaya gittim. Aynı şekilde arkadaşlarımızı da iyi eğitim veren, araştırma yapan üniversitelere eğitime gönderdik. Sadece üniversiteler değil, başka yerlere de gönderdik. Aynı şekilde ben de gittim, kendimi geliştirmeye odaklandım.
ADAPTE OLMAK GEREK!
Yıllardır söylenen bir söz vardır; ‘Lider ormanı görür, yönetir.’ Ben de ‘Ağaçları bilmeden ormanı yönetemezsiniz’ derim. O ağaçları bilmek, işin derinine inmek çok önemli. Öbür türlü yönetemez, başarılı olamazsınız.
Adapte olmanız gerek. Ben CEO olduğumda email iletişimi yeni başlamıştı. Şimdi yapay zeka dönemini yaşıyoruz. Bütün bunları öğrenip, adapte olmazsanız, bırakın CEO olmayı, yöneticilik görevini de üstlenemezsiniz. Ben de kendimi okuyarak, yenilikleri takip ederek geliştiriyorum. Okumaktan kastım sadece kitap değil, önemli raporları ve araştırma raporlarını da kaçırmamaya çalışıyorum.
MERAK ETMEDEN OLMAZ
Çok meraklı biriyimdir. Önüme çıkan ve bilmediğim bir şey olursa, onu dibine kadar araştırırım. Merak benim motivasyonumun yakıtıdır, o olmadan yaşayamam. Çok sorgular ve merak ederim. Merak etmez, sorgulamaz ve öğrenemezseniz adapte de olamazsınız.
Örneğin, bir proje aldığımda, onun kontratından başlayarak her şeyi merak eder ve öğrenirim. Ödeme ve hak ediş süreleri, kimin imza atacağı vs gibi bütün ayrıntılara dikkat ederim. Bir işin 3 önemli ayağı var: Finansman, teknoloji ve insan kaynağı…
Bunun 3’ünü de öğrenerek her tarafını merak ederek götürmelisiniz. Finansmanı, işletme rakamlarıyla birlikte okuyarak öğrenmeniz lazım.
YARINA BAKIŞ
- ESKİ YILLAR
Bizim dönemimizde merak bize öğretilmemişti. Gerekli olduğunu ancak sonra gördük. - UMUTLUYUM
Gençlerin hepsi olmasa da bir bölümü okumaya, eğitilmeye, yeni teknolojileri anlamaya çok meraklılar. Yeni nesilde ise daha umut verici bir merak duygusu var. - OLUMSUZ
Gençlerden en çok ‘Maaşımız ne olur?’ sorusunu alıyorum. Bu da beni yıkıyor. Oysa iş hayatında birinci unsur para değil! Önce iş, dünyaya adapte olmak. Para sonradan gelir.
“BAŞARININ KESTİRME YOLU YOK”
- KESTİRME YOL
Yöneticilerde ve adaylarda yanlış bir algı var. Başarının kestirme yolu olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Oysa böyle kestirme yol kesinlikle yoktur.
- ÇOK ÇABA
İşin doğrusu, başarıya giden yol ‘zorluklarla’ ve ‘zahmetlerle’ doludur. O zahmetli yol da konfor alanınızı dar tutarak, çok çalışarak aşılabilir. Üst yönetimlere zaten en iyi insanlar seçilmek zorunda. Siz de çok çalışıp, kendinizi geliştirirseniz, daha iyi maaşlara rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
- YETENEK YETMEZ
Çalışmadan, ‘bozuk saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir’ diyerek ve bekleyerek bir yere varamazsınız. Yeteneğiniz ne olursa olsun, dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olsanız dahi çalışmadan başarıya ulaşmak mümkün değil.
- DOĞRU KOLTUK
Bizim doğru koltuklara doğru insanları oturtma peşinde olmamız gerekiyor. Bunu yapmazsanız masanın bir ayağı eksik olur.
BANA GÖRE İŞİN 3 AYAĞI
- Finansman
- Yaptığınız işin teknolojisi
- İnsan kaynağı