Fotoğraf: Pixabay
YAZI: SELEN ÖZTÜRK
OKUMA SÜRESİ: 4 DAKİKA
İçinden geçmekte olduğumuz çalkantılı dönem artık CEO’ların da şirketlerini ilgilendiren her türlü kararı küresel jeopolitik gelişmeler çerçevesinde ele almalarını zorunlu kılıyor. Covid-19 ile tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmayı adeta bir çarpan etkisiyle zirveye taşıyan Rusya-Ukrayna savaşı ise bu durumun en iyi örneklerinden bir tanesi. Dünya gündemi uluslararası kriz ve sorundan geçilmez haldeyken iş dünyası da jeopolitik gelişmeleri daha iyi göğüslemenin yollarını aramakta. Peki Rusya-Ukrayna savaşı iş dünyası için ne gibi bir dönüşümü tetikledi? CEO’lar jeopolitik süreçleri daha iyi yönetmek için nasıl önlemler almalı? İşte bu soruların cevaplarını yazımızın devamında bulmanız mümkün.
Jeopolitik Gelişmeler İş Dünyası İçin Artık Daha Önemli
ABD Milli İstihbarat Konseyi Global Trends 2040 raporu artık hükümetlerin yanı sıra daha geniş bir aktör yelpazesinin ideolojilerini, hedeflerini ve çıkarlarını ilerletmek için uluslararası sistemde rekabet ettiğinin altını çizmekte. Bu durum çok uluslu şirketleri bir yandan Rusya, Çin ve ABD gibi büyük güçlerin rekabet yarışı içerisinde kendilerini en doğru şekilde konumlandırmaya, bir yandan da tüzel kuruluşlar olarak politik şekilde hareket etmeye mecbur bırakıyor.
Örneğin Yale School of Management, Ukrayna’nın işgalinden bu yana içinde Shell, Mastercard, H&M, PwC, BMW, Spotify, IKEA gibi farklı sektörlerden dev markaların bulunduğu 1,000’i aşkın çok uluslu şirketin Rusya’daki operasyonlarını ya tamamen durdurmuş ya da ciddi ölçüde askıya almış olduğunu belirtmekte.
2022 Edelman Trust Barometer özel raporu The Geopolitical Business kapsamında yürütülen bir araştırmanın çıktılarıysa bu duruma ışık tutuyor: 14 farklı ülkeden 14.000 katılımcıyla gerçekleştiren araştırmaya göre katılımcıların %60’ı şirketlerin uluslararası normlar dışında hareket eden ülkelerden çekilerek ya da faaliyetlerine son vererek yabancı hükümetleri cezalandırmaları gerektiğini düşünmekte. Katılımcıların %47’si ise çok uluslu şirketleri Rusya-Ukrayna savaşında takındıkları tutumdan ötürü ya daha çok tuttuğunu ya da alışverişi keserek boykot ettiğini belirtiyor.
Günümüz küresel güç ve rekabet denklemlerine bakıldığındaysa çok uluslu şirketlerin tecrübe etmekte olduğu bu jeopolitik hassasiyetin geçici bir fenomen olmadığı aşikâr.
Peki bu durumda CEO’lar ne yapmalı?
CEO’lar jeopolitik süreçlerin doğru yönetilip azami hasarla atlatılmasında oldukça kilit bir rol oynamakta. Bağımsız araştırmalar özellikle insan hakları ihlalleri ve milli güvenlik tehditi teşkil eden durumlarda, şirket yönetimlerinin uluslararası yaptırımları beklemeden harekete geçmeleri gerektiğinin altını çiziyor. CEO’ların jeopolitik gelişmelere karşı kurumsal kimlik ve faaliyet alanlarıyla örtüşen kritik mesajları bizzat vermeleri ise toplumda oldukça karşılık bulan bir beklentiye dönüşmüş durumda.
İş dünyasının ve CEO’ların jeopolitik krizleri daha iyi yönetmelerine yardımcı olacak 5 su götürmez öneriyi ise aşağıdaki gibi sıralamak mümkün:
- Kurumsal anlatımınızı iyi kurgulayın. Özellikle kurumsal kimlik ve ilkeleriyle tanınan çok uluslu şirketlerin farklı bölgelerde farklı standartlar güttüğü söylemleri marka güvenini olumsuz etkileyen faktörlerin başında geliyor. Dolayısıyla şirketlerin yaşanılan jeopolitik sorunlar karşısında sergiledikleri tutum ve anlatım olabildiğince kapsamlı düşünülerek oluşturulmalı. Kurumsal anlatımın iç ve dış paydaşlar arasında çatışma yaratmaması ve potansiyel çözüm süreçlerine destek olacak nitelikte kurgulanması kriz süreçlerinin yönetilmesinde hayati önem taşıyan faktörlerin başında geliyor.
- Kriz anında doğru karar alıp hızlıca harekete geçebilmek için yönetim kurulunuzun önemli küresel gelişmelerden düzenli olarak haberdar edildiğinden emin olun. İşinizi etkileyen kritik konularda yönetim kurulu üyelerinin belirli aralıklarla bilgilendirilmesi, şirket çapında market-dışı çevreye karşı bir farkındalık geliştirilmesine ve jeopolitik kriz süreçlerinde karşılaşılan sorunların çözümüne büyük ölçüde katkı sağlayacaktır.
- Operasyonel devamlılığın temini için kısa, orta ve uzun vadeli bir risk yönetimi yaklaşımı benimseyin. Kriz müdahale birimleri kurarak potansiyel risklerin kolayca tanımlanması ve ilgili çözüm stratejilerinin kademeli biçimde önceden geliştirilmesi mümkün. Halk ve kamu ile ilişkiler ekiplerinin güçlendirilmesi, farklı coğrafyalarda kilit kamu yetkilileri ve paydaşlarla iletişim ağ ve mekanizmalarının kurulması özellikle üretim odaklı çalışan şirketler için geri dönüşü yüksek yatırımlar olacaktır.
- Paydaşlarınızı kriz çözüm süreçlerine dahil edin. İşinizi doğrudan etkileyen önemli jeopolitik gelişmeler üzerine şirket yönetimi ve kıdemli çalışanlarınızla belirli aralıklarla toplantılar düzenleyerek, paydaşlarınızın konu ile angajmanının artmasını ve kriz süreçlerine dahil edilmesini sağlayabilirsiniz. Çalışanlarınızdan ilgili kamu kuruluşlarına tüm paydaşlarınızı olabildiğince şeffaf şekilde bilgilendirerek iletişim kanallarını açık tutmanız jeopolitik gelişmelerin işinize etkilerini daha iyi yönetmenize yardımcı olacaktır.
- Jeopolitik gelişmelere daha hazırlıklı olmak için iş dünyası harp oyunu ve senaryo çalışmaları gibi egzersizleri değerlendirin. Bu tip egzersizler sürekli değişen jeopolitik düzlemlerde alınan risklerin işinize muhtemel etkilerini önceden gözlemlemenize olanak sunacaktır. Bu bağlamda benzer sektörel oyuncuların kriz durumlarında şirket politikalarını nasıl belirledikleri ilgili ekiplerinizce çalışılabilir. Siyasi istikrarsızlık ve yaptırıma kırılgan marketlerde sektörel bazda erken uyarı mekanizmaları geliştirmeniz de bu gibi aktiviteler neticesinde şirketinize yardımcı olacaktır.
Ayrıca şirketler durumsal farkındalıklarını artırmak ve küresel jeopolitik gelişmelere daha hazırlıklı olmak için elçiliklerden, düşünce kuruluşlarından, uluslararası finans ve sivil toplum örgütlerinden sistematik biçimde bilgi ve yönlendirme temin edilebilir. Organizasyonel ya da operasyonel ihtiyaç halinde tarafsız partilerden danışmanlık hizmetleri almak, CEO’ların ve şirket yönetimlerinin jeopolitik krizleri daha iyi yönetmelerine olanak sağlayacaktır.
YAZAR HAKKINDA:
Selen Öztürk, İstanbul-Brüksel merkezli bir Kurumsal İlişkiler firması olan CORPERA Consulting’de Kamu Politikaları Danışmanı olarak çalışmaktadır. Oldukça uluslararası bir eğitim ve iş geçmişine sahip olan Öztürk, geçmişte Kuzey Amerika, Avrupa ve Türkiye merkezli çeşitli düşünce ve araştırma kuruluşları bünyesinde uluslararası çalışmalar yürüterek politika yapım süreçlerine katkı sunmuştur. Öztürk şu an özel sektör odaklı danışmanlık ve çalışmalarına devam etmektedir.