YAZI: M. RAUF ATEŞ
Her iş insanının günlük hayatı yoğundur. Ancak, bankacıların, özellikle banka genel müdürlerinin çok farklı bir temposu vardır. Sabah erkenden başlayan, bazen günün geç saatlerine kadar süren bir çalışma temposu… Çok sayıda, bazıları uzun süren uçak seyahatleri… Tokyo’dan New York’a piyasaların takibi ve çok sayıda günlük toplantı…
Bu tempo içinde hem işte başarılı olmak hem de özel hayatı sürdürmek için verimli bir strateji izlemek gerekiyor. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı da bu tempoyla kendine özgü, “disiplin” tanımlamasıyla altını çizdiği bir yaklaşım izliyor. O nedenle sabah uyandığı andan uyku vaktine, toplantılardan öğle yemeğine kadar günlük temposunu özenle kurguluyor.
Selim Kervancı ile Covid-19 koşulları arasında konuştuk. Ancak, konuşmamız ve onun verdiği bilgiler normal dönemi, klasik bir iş günü temposunu kapsıyordu. İşte Kervancı’nın “iş hayatını” planlama stratejisi:
Sabahları kaçta uyanır, ilk ne yaparsınız?
Her gün aşağı yukarı saat 6’da kalkarım. Güne sporla başlıyorum. Genelde Bebek’te 10 km. koşuyorum. Bu dönemde bile onu bırakmadım. Yolun karşı tarafından bile olsa sporumu yapıyorum.
Öğle yemeklerinizi hangi konseptte yaparsınız? İş yemeği, atıştırma…
Müşteri yemeğimiz varsa dışarı çıkıyoruz. Olmadığı zamanlarda ise daha sağlıklı şekilde, masamda, balık-salata şeklinde en fazla 10-15 dakika içerisinde geçiştirmeye çalışıyorum.
Teknolojinin getirdiği iletişim araçları ve aplikasyonlar var. Verimlilik ya da hayatı kolaylaştırma amacıyla hangilerini kullanıyorsunuz?
Teknolojinin getirdiği kolaylıklar, bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da insanlar üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Çünkü hep maillere anında yanıt vermeniz, anında ulaşılabilir olmanız gerekli gibi bir beklenti oluşuyor. Bu da insanın üzerindeki yükü artırıyor.
Diğer yandan bu dönemde gördük ki, teknoloji bizim açımızdan verimliliği artırıyor. Eskiden İstanbul’da günde 2-3 tane müşteri ziyaret edilebiliyorken, bu yöntemle günde 5-6 müşterimle toplantı yapabiliyorum. Geçen gün bir arkadaş ile konuşuyorduk. Biliyorsunuz, konsolosluklara giderken telefonları alıyorlar. Orada 2-3 saat kalıyorsunuz. İnsan kendini inanılmaz rahatsız hissediyor. Acaba dünyada bir şeyler oluyor da ben kaçırıyor muyum? Dünyadan koptum duygusu geliyor. Teknolojinin artıları olduğu kadar insanlar üzerinde yarattığı baskılarını da unutmamak gerekiyor.
İcra kurulu, şirket içi toplantılar ve diğerlerinde verimlilik için uyguladığınız bir yöntem var mıdır?
Bu konuyu son dönemde biz kendi içimizde çok fazla konuşuyoruz. Çok önemli bir konu haline geldi.
Öncelikle toplantıya doğru insanların katılmış olmasına önem veriyoruz. Bazı toplantılar gereksiz kalabalık olabiliyor. Örneğin 10 kişilik toplantıda 2 kişi konuşuyor, 8 kişi dinliyor. Böyle durumlarda o 8 kişinin toplantıya katılımını tekrar gözden geçiriyoruz.
Bir başka önemli konu ise format. Toplantılara sunulacak raporların ve paylaşımların formatını oluşturduk. Hangi konuların hangi toplantıya gelip gelmeyeceği konusunda kriterler koyduk.
Toplantıların sürelerini kısıtladık. 3 saatlik bir toplantıyı bazen 1,5 saatte yapabiliyorsunuz. Ama insanoğlu, 3 saat varsa, o 3 saati de kullanıyor. Bunu önlemeye çalışıyoruz. Bizim dünyamızda her toplantının bir başkanı var. Toplantıyı yönetmesi açısından ona ciddi sorumluluklar yükledik. Ayrıca toplantı devam ederken arkadaşların email ya da mesaj yazmasını da önleyen bir karar aldık.
Covid-19 dönemini bir yana bırakırsak uzun uçuşlardaki stratejinizi sormak istiyorum. Uzun yolculukları keyifli ve verimli yapmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Uzun uçuşlar, kitap okumak için çok iyi fırsat oluyor. Bir de film izlemek için… Ama açık konuşmak gerekirse bu uçuşlar da bazen çalışarak geçebiliyor. Çünkü uçaktan iner inmez ofise toplantıya gitmek gerekebiliyor. Günlük koşturma içinde hazırlanmak için başka zaman olmayabiliyor. Bu gibi durumlarda uçuşlar, toplantı hazırlığı için de bir fırsat oluyor.
Peki, günü kaçta bitiriyorsunuz?
Ofisten en geç 19.00-19.30 gibi çıkmaya çalışıyorum. Çünkü kalsam gece yarısına kadar kalabilirim. Akşam eve gidip ailemle bir akşam yemeği yemeyi önemsiyorum. Ondan sonra çocuklarla ve eşimle sohbet derken, bir yandan da televizyonda ne olup bitiyor onu takip ediyoruz. Akşamları ara ara mailleri de takip ediyorum. Çünkü uluslararası bir kurumda olduğumuz için farklı zaman dilimlerinde önemli olaylar/konular olabiliyor. Bizim dünyamızda iş saati önce Dubai’de bitiyor. Ondan sonra bizden 2 saat geri olan Londra kapanıyor. Ardından Amerika ile işlerimiz varsa onlar devam ediyor. Sabah kalktığımızda ise Asya’dan bir şeyler gelmiş olabiliyor. Sabah güne çok erken başladığım için en geç 23.00-23.30 gibi yatağımda oluyorum.
Hafta sonu çalışıyor musunuz?
Hafta sonu ofise gitmiyorum fakat e-maillerimi kontrol ediyorum. Çünkü pazar günü de Dubai açık oluyor. Onun dışında hafta sonu mümkün olduğunca çalışmıyorum. Kendime ve aileme zaman ayırıyorum.
İş hayatında verimlilik formülü desek… Nelere önem veriyorsunuz?
Benim için en önemlisi zaman yönetimi. Disiplinli olmak lazım. 25 senedir bankacıyım. Hiçbir zaman hafta sonu işe gelmedim. İstisna durumlar dışında saat 9’lara 10’lara kadar çalışmadım. Zamanı iyi yönetmek gerekiyor. Gün içerisinde işe odaklanmak, gün sonunda da özel hayata odaklanmak gerekir diye düşünüyorum.
Zaman yönetimini nasıl yapıyorsunuz?
Zamanı her zaman kontrol ederim. Toplantıya gittiğimde, toplantıdayken ne kadar zaman kaldı bakarım. Toplantımı zamanında bitiririm ve bir sonraki toplantıyı bekletmem. Hiçbir toplantıya geç kalmam. Bir yere geç kalmayı saygısızlık olarak görürüm. Bu biraz aşırı kontrolcü olmamdan kaynaklanıyor olabilir. Ancak bence zamanınızı nasıl değerlendireceğinizi önceden planlamanız önemli. Bire bir toplantılarımı 45 dakikadan uzun tutmam, buna göre planlarım. Hiçbir uzun toplantının verimli olacağını düşünmüyorum. Bir insanın bir konuda 2 saatten fazla konsantre olması bana çok mantıklı gelmiyor.
Daha iyi bir iş ortamı için ekibinize nasıl önerilerde bulunursunuz?
Açık sözlü olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Karşılıklı güveni sağlamak ve anında geribildirim vermek çok önemli. Politika yapmadan işe odaklanmak verimliliği artıracak, hızlı karar aldırabilecek ve çalışan nezdinde bir lider için güven teşkil edecek en önemli unsurları oluşturuyor.
Son dönemde okuyup etkilendiğiniz bir iş kitabı var mıdır?
Hit Refresh: The Quest to Rediscover Microsoft’s Soul and Imagine a Better Future for Everyone.
BAŞUCU KİTABI
Hit Refresh Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın kitabından çok etkilendiğini söylüyor.
COVID DÖNEMİNDEN ÇIKAN DERSLER
01- ÖZGÜRLÜK
Bu dönemde özgürlüğümüzün ne kadar kıymetli olduğunun farkına vardık. En ufak şeylerin bile aslında bizi ne kadar mutlu ettiğini ama bunların farkında olmadığımızı anladık.
02- YÜZ YÜZE
Sosyalleşmenin, insana dokunmanın, yüz yüze görüşebilmenin ne kadar değerli olduğunu öğrendik. Evden çalışma, az önce konuştuğumuz üzere, bazı açılardan daha verimli oluyor ama yüz yüze iletişimin daha farklı olduğuna inanıyorum. Yüz yüze olunca insanın vücut dilini daha iyi okuyabiliyorsunuz.
03- AİLEYE VAKİT
Benim açımdan evden çalışmanın en iyi tarafı iki oğlumla daha fazla vakit geçirebilmek oldu. Onlarla hiç olmadığı kadar zaman geçirdim.
04- OFİSİ ÖZLEDİK
Evden çalışmak güzel ama ofis çalışmasını özledim diyebiliriz.
KERVANCI’NIN E-MAIL YAKLAŞIMI
1- E-maillerime en kısa sürede cevap vermeye hassasiyet gösteririm. Yatmadan önce, maillerimin hepsinin okunmuş ve yanıtlanmış olduğuna dikkat ederim.
2- Sabah da ilk iş kaç tane mail gelmiş diye mail kutusuna göz atıyorum.
3- Toplantıdayken bile, konsantrasyonumu bozmadan, göz ucuyla mailleri takip etmeye çalışıyorum. Önemli, acil yanıtlanması gereken bir e-mail var mı diye kontrol ediyorum.
4- Toplantılarda e-mail yanıtlayıp, toplantının konsantrasyonunu bozmak istemem. Çünkü kontrolden çıktığı zaman herkes toplantıyı bırakıp e-maillere yanıt verme eğiliminde oluyor. Bunu sevmiyorum ve toplantıdaki insanlara saygısızlık olduğunu düşünüyorum.