Liderler yeni dönemi nasıl organize etmeli

Laszlo Bock
Google Eski İK Lideri, Humu Kurucusu

Geçen ay ofisini çalışanları için daha çekici hale getirmeye çalışan profesyonel bir hizmet şirketinin CEO’su ile geçen hafta online ortamda görüştük. Artık kapılar açıktı ve işgücünün sadece yüzde 15’i gelmişti. “200 kişilik bir ofise bakıyorum ve tek gördüğüm, bir düzine çalışan.” diyordu.

O şaşkındı ama ben şaşırmadım. Geçtiğimiz birkaç ay boyunca, bu hikayenin farklı versiyonlarını tekrar tekrar gözlemledim. Verilerde ve büyük şirketlerin liderleriyle yapılan görüşmelerde, yönetim ve çalışanlar arasında endişe verici bir kopukluk görüyorum. Bir teknoloji şirketinin CEO’su şöyle demişti: “Yöneticiler ‘Üç gün ofise gelin’ diyerek ilerleme kaydettiklerini düşünüyor, ancak çalışanlar artık ofise hiç gelmek istemiyor.”

Bu kopukluğu görmezden gelmek, zaten yüksek olan tükenmişlik oranlarını hızla artıracak ve “büyük istifa” olarak adlandırılan olguyu daha da körükleyecektir.

Pandeminin büyük yükü

Geçen yıl evden çalışan insanlar çok yoruldu. Asana’nın araştırmasına göre, 2020’de çalışanların yüzde 71’i en az bir kez “tükenmişlik” yaşadı. Chicago Üniversitesi, uzaktan çalışanların kapanma sırasında normale kıyasla yüzde 30 daha fazla zaman harcadığını buldu. Microsoft, işle ilgili mesajların akşam 6 ila gece yarısı arasında yüzde 52 arttığını saptadı.

Ancak, insanlar artık neyin mümkün olduğunu da gördü: Aileleriyle olmak, öğleden sonra yürüyüş yapmak ve uyumak. Daha fazla çalışıyor, ama bunu kendi şartlarına göre yapıyorlar. Artık çalışanlar, haftanın 3 günü trafikte saatler değil; hiç zaman harcamak istemiyor.

Tüm bunlar, zaten tükenmiş olan yöneticilere daha da fazla yük getiriyor. Çalışanlarını en iyi şekilde elinde tutan şirketler, tükenmişliği ilkeli ve tutarlı bir şekilde ele alan şirketler olacak. Bu, çalışanların refahını iyileştirmek için en önemli yerden, yönetici seviyesinden başlayarak adımlar atmayı gerektirir. “İnsanlar işlerini bırakmaz, yöneticileri bırakırlar” deyişi hiç bu kadar doğru olmamıştı. Peki liderler, yöneticilerini ne yapmaya teşvik edebilir?

Gerçekliği kabul edin ve uyum sağlayın…

Sorunları görmezden gelmek, ortadan kaybolmalarını sağlamaz. Kimse haftanın 5 günü ofise gitmek istemiyor. Ekiplerinize, yaşadıkları travmayı anladığınızı söyleyin, endişelerini sorun ve bir destek kaynağı olun. Sessizce acı çekmek zorunda bırakırsanız bir ay sonra istifa ettiklerinde çok şaşırabilirsiniz.

Onların iyiliğini düşündüğünüzü göstermek sadakat ve güven yaratır. Google’da İnsan Kaynakları’nı yönetirken, astlarımı 6 ayda bir başka işler için görüşmeye teşvik ettim. Mantığa aykırıydı ama kariyerlerini önemsediğimi gösterdi. İlişkimiz derinleşti ve ayrılmadılar. Onları insan olarak destekleyerek, benim için çalışmak adına bilinçli bir seçim yapan seçkin çalışanlar kazandım.

3 aylığına performansı öncelik olmaktan çıkarın

Eğer ekibiniz ihtiyaç duyuyorsa bu süreyi uzatın. Stresli insanlar üretken değildir. Üretkenlik artıyorsa bu, ekibiniz uzun saatler çalıştığı içindir.

Şirketimde, iki haftada bir tatil ilan ettiğimiz “deşarj cumaları” başlattık. Üretkenlik hiç düşmedi. Hatta, yeni bir ürün geliştirdik. İnsanlara nefes alma fırsatı verirseniz koşacak enerjileri de olur.

Toplanma günleri oluşturun

İnsanlar, sosyal hayvanlardır ve ofislerin var olmasının bir nedeni de bağlantı ihtiyacımızı beslemektir. Birkaç gün öncesinden başlayarak, o günleri ekibinizin sosyal ihtiyaçlarına odaklayın. Herkesin katıldığı toplantılar düzenleyin, beyin fırtınası gibi işbirlikçi çalışmalar yapın, anlaşmazlıkları çözümleyin veya sadece, beraber yemek yiyin.

İnsanların isteklerine yanıt verin

Çalışanlar, kendilerine değer veren ve kişisel ihtiyaçlarını ciddiye alan yöneticiler için amaca yönelik işler yapmak istiyor. Ekip düzeyinde alınan özenli, şefkatli aksiyonlar, tükenmişliği gidermenin ve yıpranmayı azaltmanın en hızlı yoludur.

Daha uzun vadeli, çalışmayı anlamlı kılan, yöneticileri daha destekleyici ve daha kapsayıcı organizasyonlar, çalışanlar için oturma odalarından bir toplantı yapabilmekten çok daha değerli olacaktır.

Kendinize sorun: Çalışanlarınızın sizin için çalışmak istediğini düşünüyor musunuz? Öyle değilse, bu konuda ne yapacaksınız?