DONNEL BAIRD
CEO, BlocPower
YAZI: AINSLEY HARRIS
FOTOĞRAF: CARL CHISOLM
Aralık ayında, kar beklenen soğuk ve gri bir sabahta, BlocPower’ın kurucu ortağı ve CEO’su Donnel Baird, New York Ithaca’daki Belediye Binasına geldi ve Amerika’nın mahallelerini karbondan arındırmaya yardımcı olma çabasında şu ana kadarki en büyük sınavlardan biriyle karşı karşıya kaldı.
Eski bir topluluk organizatörü olan Baird, yıllardır ısı pompaları ve güneş panelleri gibi teknolojiler kurarak binalara elektrik sağlama vizyonuyla risk sermayedarlarının kapısını çalıyordu. BlocPower ise ikili bir role sahip olacaktı: Karbondan arındırma inisiyatiflerine sponsor olan yerel yönetimler ve kamu hizmetleri için bir kurulum ortağı olmak ilk rolüydü. İkincisi ise, elektrifikasyon ile emisyonları ortadan kaldırmak isteyen mülk sahipleri için finansman sağlamak ve proje yöneticisi olarak hareket etmekti. Baird, Andreessen Horowitz ve Kapor Capital gibi yatırımcılardan 20 milyon dolardan fazla girişim fonu toplamasına rağmen, bu süreçte ona şüpheyle yaklaşan birçok kişiyle de karşılaşmıştı.
Bazı yatırımcılar BlocPower’ın, her evi bir Tesla’ya eş hale nasıl getireceğini sorguluyordu. Baird ise düşük ve orta gelirli toplulukların yaşadığı binalara odaklanmaya kararlıydı.
Baird, New York’ta planının uygulanabilirliğini, birden fazla konut birimi içeren 800’den fazla bina, 250 müstakil ev ve 100’den fazla ibadethane ile küçük işletmeye yönelik yenileme/iyileştirme çalışmalarıyla kanıtlamıştı. Artık vizyonunun tamamını gerçekleştirme şansına sahipti. Yılın başlarında, Ithaca’daki belediye yöneticileri, 2030’a kadar karbonsuz hale gelmek için iddialı bir planı onayladı. BlocPower’dan, enerji verimliliği ‘güçlendirme’ projelerini hayata geçirmek ve sahip oldukları ısıtma ve soğutma sistemlerini ısı pompalarıyla değiştirmek konusunda yardım alacaktı. BlocPower, planın ilk aşamasında, bin evin de içinde bulunduğu bin 600 binayı karbondan arındıracak ve elektrik sağlayacaktı.
Ancak bunun için, startup’ın, iklim dostu ev teknolojilerinin kurulumunu ve kiralanmasını herkes için uygun maliyetli hale getirmesi ve bölge halkını kazanması gerekiyordu. Bu kişiler hükümet teşviklerinin ve BlocPower’ın yardımıyla, ekipmanlar kiralayabilecek veya düşük faizli krediler alabilecekti. Baird’in “ziyaret edilecek bölgeler ve görüşülecek kişiler listesi”nde ise, yüzde 40’a yakın yoksulluk oranına sahip, ilerici bir üniversite şehri olan Ithaca’nın dört bir yanından insanlar vardı.
Baird, sermaye bulma konusunda deneyime sahipti; ona şüpheyle yaklaşanlara alışkındı. Bu sefer yatırımcılarla değil, Ithaca’nın siyahi ve melez sakinlerini temsil eden topluluk liderleriyle görüşecekti. Liderlerin sakinlerle konuşarak evlerini ve binalarını enerji ve elektrik açısından daha verimli hale getirmeye teşvik etmesini umuyordu. Ithaca’nın mütevazı, kırmızı tuğlalı Belediye binasındaki bir odada, siyahi olan Baird, kışlık teçhizatını çıkardı ve Latino Civic Association, South Side Community Center ve siyahi gençlere eğitim ve istihdam fırsatları sağlamaya odaklanan yerel sivil toplum kuruluşu Black Hands Universal gibi kuruluşların temsilcilerinin de yer aldığı, U şeklindeki masaya oturdu.
Masanın etrafındakiler, toplulukların kalkınmasına yönelik vaatlerinin zaman içinde hayal kırıklığına dönüştüğünü görmüştü ve bunun tekrar yaşanma ihtimaline karşı temkinliydi.
Liderler, Baird ve ekibine, “Acı çekiyoruz. İşe, fırsata ihtiyacımız var. ‘Varlıklı insanların gelip mahallelerimizi değiştirmesinden korunmamız gerek” diyordu. Şehrin iklime yönelik yatırımlarında ise bir umut ışığı gördüler. “BlocPower tüm sorunlarımızı çözecek mi?” diye sordular. Baird tereddüt etmedi; “Hayır, elbette çözmeyecek” diye yanıtladı.
Baird için iklim krizi, bu tür vaatler ve telkinlerle vakit kaybedilemeyecek kadar acil bir durum. Toplantıdan bahsederken, “İklim değişikliğiyle mücadelede satış konuşmaları işe yaramaz” diyor ve devam ediyor: “İnsanlara güvenmeniz ve ‘Bakın, benim de tıpkı sizin olduğu gibi, çocuklarım var. Bunu gelecek nesiller için yapıyoruz. Şu anda yapabileceklerimiz bunlar’ demelisiniz.”
Odadakilerin işitmeye ihtiyaç duyduğu şey de işte bu sert dürüstlüktü. Ithaca’nın sürdürülebilirlik direktörü, aynı zamanda da toplantıyı düzenleyen kişi olan Luis Aguirre-Torres, “Birinin, takındığı maskeyi bırakıp gerçekleri konuştuğu anı anlayabilirsiniz” diyor.
Baird, BlocPower’ı Ithaca’nın yanı sıra, geçtiğimiz aylarda kendisiyle iletişime geçen 40’a yakın şehirde hayata geçirmeye çalışıyor ve karşısındaki zorlukların da gayet farkında. Yalnızca Silikon Vadisi’ni, Wall Street’i ve Belediye’yi kazanmak yeterli değil.
Yerel topluluklar da vizyonunu desteklemeli ve binalarını iyileştirmeli. O kadar çok risk var ki… Ama Baird, “İklim krizini büyük ölçekli bir şekilde ele alabileceğimizden adım kadar eminim” diyor ve ekliyor: “Bunu yapacak mıyız, bilmiyorum. Ama yapabileceğimizi biliyorum.”
Baird, BlocPower’ın modelini kanıtlamak için Brooklyn’de bir ofis açtı ve artık New York City’nin düşük gelirli bölgelerine yönelik bir satış konuşması geliştirmişti. Ev ve bina sahiplerini, mülklerini yeşil teknolojiler ile iyileştirmeye ikna etmeye çalışıyor, bunun için de düşük faizli krediler sağlıyordu. Şirket ayrıca, potansiyel ısı pompası ve güneş paneli montajcıları için bir eğitim programı oluşturdu ve hizmet vermeyi amaçladığı bölgelerden gelen 800’den fazla kişiyi mezun etti.
İşler yavaş ilerliyor, ancak yeşil binaların kurulumunda uzmanlığa sahip bir ortağa ihtiyaç duyan Ithaca gibi şehirlerin aklına ilk gelen adres olma yolundaki temeller atıldı. İklim değişikliği, Trump yönetimi döneminde federal seviyede inkar ediliyordu.
Fakat şehirler, bu sayede iklim faaliyetleri için bir merkez haline geldi. Brookings Enstitüsü tarafından yapılan bir analize göre Portsmouth, New Hampshire’dan Menlo Park, California’ya kadar 600’den fazla yerel hükümet, 1991’den beri emisyonlarını düşürme taahhüdü veriyor. Ithaca anlaşmasının yarattığı ivme ile dalgalarda sörf yapmaya başlayan BlocPower California, Georgia ve Wisconsin’deki partner şehirlerle yeni projeler üzerinde çalışmaya hazırlanıyor.
İklim politikası taahhütlerinin şehir düzeyinde tabana yayılmasına rağmen, en çok parayı toplayan iklim startup’ları, sosyal ve politik çözümlerden ziyade fantezi teknolojilere odaklanma eğiliminde. Kapor Capital’ın kurucusu Mitch Kapor, “Silikon Vadisi ihtişama çok fazla önem veriyor. Ancak dünyayı gerçek anlamda daha iyi bir yer haline getiren ve ekonomiler yaratan çoğu oluşum, o kadar da ihtişamlı değil” diyor. Kapor 2014’te BlocPower’a başlangıç finansmanı sağladı ve o zamandan beri tekrar tekrar yatırım yaptı.
Baird’in siyaset ve topluluk organizasyonu konusundaki bilgisini temel alan BlocPower, yerel düzeyde emisyonlar konusunda kayda değer işler yapmayı amaçlayan az sayıdaki girişimden biri.
Amerika’nın dış mahallelerinde elektrikli araçlar (EV) genellikle bir ev sahibinin temiz enerji güçlendirmelerini göz önünde bulundurması için bir katalizördür. Sonuçta, araca yakıt sağlayan şebeke fosil yakıtlara dayanıyorsa garajınızı sokağa bağlayan yoldaki bir EV çok da işe yaramayacaktır. Evleri karbondan arındıran ilk “şirketler dalgası”, güneş enerjisi kurulumuna odaklanıyordu. Bu pek de şaşırtıcı değil. Şimdilerde ise, ikinci bir dalga oluşuyor. Bu dalgada ise, bataryalardan elektrikli ocaklara kadar her şeyi kurarak hayatlarının tüm alanlarını karbondan arındırmanın yollarını arayan, Colorado gibi şirketler var ve yenilikleri erken benimseyen (early-adopter) pazarlarda, dış mahallelerde evi olan kişileri hedef alıyorlar.
Buna karşılık, düşük gelirli topluluklarda çalışan BlocPower, tıpkı Ithaca’da yaptığı gibi, genellikle yeşil ev teknolojilerinin faydaları konusunda farkındalığı artırarak işe başlamalı. Brooklyn’de bulunan Bedford-Stuyvesant bölgesinden yazılım mühendisi Toni Robinson, BlocPower ile ilk kez, bir topluluk yönetim kurulu toplantısındaki bilgilendirme oturumunda karşılaştığını söylüyor. Sahibi olduğu bir dizi evdeki petrole dayanan ısıtma sisteminin tamir edilmesi gerekiyormuş ve yavaş yavaş, elektrikli ısı pompalarına geçme fikrine ısınmış. “Beni buna iten şey, tüm bunların rahatlığıydı; artık petrol dağıtımı hakkında düşünmek zorunda kalmayacaktım” diyor.
Robinson, ısınma faturası yerine BlocPower’a ödeme yaptığı için, petrol fiyatlarına da bağlı olarak, zaman içinde paradan tasarruf edebilir. (Ayrıca evi daha fazla değer kazanabilir; California gibi yerlerde yeşil evlerin piyasa değeri daha yüksektir.) Maliyet tasarrufu potansiyeli, BlocPower’ın da hedeflediği birden fazla konut birimi içeren binalar için de geçerli. New York City’de, daha büyük olan bu binalar, güçlendirme faaliyetlerinin odağı haline geldi. Bunun sebebi ise, 2024’e kadar 23 bin m2’den büyük binaları, daha katı enerji verimliliği ve karbon emisyonu sınırlamalarına uymak zorunda bırakan, 2019 tarihli Yerel Kanun 97 (Local Law 97) idi.
Yeşil güçlendirmeler, elbette finansman gerektirir ve finansmanı, BlocPower’ın çalıştığı mahallelerde güvence altına almak zor olabilir. Şirket 2020’de, Goldman Sachs Asset Management ile dönüştürücü bir anlaşmanın müzakerelerini yaptı. Banka, BlocPower’ın kredilerine destek sağlamak için 50 milyon dolarlık borç kolaylığı sağlayacaktı. (BlocPower ocak ayında ayrıca Microsoft ile 30 milyon dolarlık bir kredi anlaşması yaptı.) Hükümetin havuçları (ev sahiplerine verilen teşvikler) ve sopaları (Yerel Kanun 97 gibi), bankaların bu tür kredileri rahatça karşılamalarına yardımcı oldu. Zor olan, doğru ortağı bulmak. Goldman’ın Kentsel Yatırım Grubu’nun (Urban Investment Group) genel müdürü Michael Lohr, “Zaman içinde gördük ki, başarılı projeler, müşterilerini tanıyan ve işlerini sahada yürüten insanlardan geliyor” diyor ve ekliyor: “BlocPower’ın bina sahipleriyle etkileşim kurma ve topluluklar ile çalışma yeteneği çok önemli.”
Baird’in, çalıştığı topluluklara dair anlayışı daha derinlere iniyor. Erken çocukluğunu Robinson’ın evlerinden çok uzak olmayan bir yerde geçirdi. Ülkesi Guyana’da eski bir maden yöneticisi olan ve Howard Üniversitesi’nde makine mühendisliği okuyan babası, Metropolitan Transit Authority’de çalışıyor, geceleri kazanları temizliyordu. Apartmanlarındaki kazan çok sık arızalandığı için ısınma konusunda genelde sobalarına bel bağlıyorlardı. Daha sonra Baird, Brooklyn’den bir topluluk organizatörü olarak, toplu konutlarda yaşayan aileleri kışın ortasında ziyaret etti ve gözüne, açık pencereler çarptı. Sıcaklık o kadar tutarsızdı ki bazı kiracılar soğuktan titriyor, bazıları ise terliyordu. “Ne kadar ciddi bir fosil yakıt israfı” diye düşündüğünü hatırlıyor. Bu sorunlar hâlâ devam ediyor: Ocak ayında, Bronx’ta bulunan ve dengesiz ısıya sahip bir apartmandaki arızalı ısıtıcı, sekizi çocuk olmak üzere 17 kişinin öldüğü bir yangına yol açtı. Bronx trajedisi, Baird’in temel mesajlarından birinin altını çiziyor: Binaların güçlendirilmesi sadece gezegen için değil; insanlar için de daha iyi.
Baird, BlocPower’ı diğer şehirlere götürürken sabırsız ama iyimser hareket ediyor. Amerika’nın ilk Siyah başkanını seçen kampanya ekibinin bir parçası olmayı da hiçbir zaman beklemediğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle noktalıyor: “Yaşamınız boyunca olacağına asla inanmadığınız şeylerin gerçekleştiğini görüyorsunuz. İklim konusunda da bu doğru olabilir.”