in , ,

“Rüzgarın gücüyle büyüyeceğiz”

Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeli büyük. Ancak yeni yatırımları, finansmandan teknolojiye kadar birçok faktör şekillendiriyor. Sektörün önemli oyuncularından Rönesans Enerji’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Rönesans Holding Enerji Grup Başkanı Emre Hatem, rüzgar enerjisinin gücünü, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini ve yeni yatırım fırsatlarını anlattı.

“Rüzgarın-gücüyle-büyüyeceğiz”

YAZI: GÜLDENİZ AYRAL

Türkiye, yenilenebilir enerji dönüşümünde güçlü adımlar atıyor. 2024 yıl sonu itiarıyla 116 bin megavat olan toplam kurulu gücünün yüzde 59’u yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor. 13 bin megavat kurulu gücüyle rüzgar enerjisi de bu dönüşümün hidroelektrik ve güneşle birlikte kritik alanlarından biri. Total Energies ortaklığıyla son iki senede kapasitesini 3 katına çıkaran Rönesans Enerji, odaklandığı rüzgar enerjisiyle büyümesini sürdürüyor.

2022 yılında Holding’e katılan Rönesans Enerji YKÜ ve Rönesans Holding Enerji Grup Başkanı Emre Hatem, bankacılık yaptığı 22 yıl boyunca enerji sektörünün finansman bacağında yer almış. En son Garanti BBVA’da yatırım bankacılığı finansman direktörü olarak görev yaptığını söyleyen Hatem, “Bankadayken güneş, rüzgar, hidroelektrik, doğalgaz, kömür, elektrik dağıtım, doğalgaz dağıtım ve petrol rafineri projeleri gibi 200’e yakın proje finanse ettik; bu projeler 10 bin megavattan büyük bir kurulu güce tekabül ediyor” diyor. Emre Hatem, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini, yatırımları etkileyen faktörleri ve rüzgar enerjisindeki yeni teknolojileri Fast Company’e anlattı…

RÜZGARA YATIRIMIN TARİHİ

Rüzgar gücü, yelkenli gemiler ve yel değirmenleri gibi araçlarla yaklaşık 5 bin yıldır kullanılıyor. Ancak, ilk ticari türbinler 1970’li yıllarda, bu konuda hâlâ öncü bir ülke olan Danimarka’da ortaya çıktı. Türkiye’de ise ilk ticari rüzgar türbini 1998’de Çeşme’de kuruldu. 3 türbinden oluşan 1.5 megavatlık bir projeydi.
Akabinde hemen aynı yıl yine Çeşme’de 7.2 megavatlık bir proje daha devreye alındı. Bunu 2 yıl sonra Bozcaada’da 10 megavatlık proje takip etti. Ancak, bu 3 projeden sonra 10 sene boyunca 2008’e kadar rüzgar enerjisine hiç yatırım yapılmadı.

Rüzgarda 2008’den sonra yatırımlar hızlandı. 2008-2018 arasında, yıllık yaklaşık 700 megavatlık proje devreye alındı. Böylece Türkiye’nin kurulu gücü de 2018’de 7 bin megavata ulaştı.

Rüzgarda esas hızlanma ise 2020 ve 2021’de oldu. Sadece bu 2 yılda 3 bin megavat rüzgar projesi devreye alındı. 2022 ve 2023’te ise bir miktar yavaşlama oldu. Bu 2 yılda devreye alınan proje toplamda 1200 megavat düzeyinde gerçekleşti. Geçen yıl ise 800 megavatlık proje devreye alındı.

Bu şekilde, 26-27 yılda 12.864 megavat kurulu güce geldik. Yani Türkiye yılda ortalama 500 megavatlık bir kurulum yaptı. Daha hızlı olabilirdi ama özellikle finansman koşullarından olumsuz etkilendik. Finansmandan sonra proje izni almak ve bazı regülasyonlar da olumsuz etki yaptı.

3.5 MİLYAR DOLARLIK TASARRUF

Bugün rüzgar kaynaklı 36-37 milyar kilovatsaat elektrik üretiyoruz. Bu sayede yılda yaklaşık 8 milyar metreküp doğalgazdan tasarruf ediyoruz. Çünkü, rüzgar enerjisi yatırımı yapmasaydık, yerine doğalgaz santralleri kuracaktık. Bunun da yaklaşık yıllık maliyeti 3.5 milyar dolar.

Öte yandan da yaklaşık 20 milyon ton sera gazı emisyonundan da kurtulmuş oluyoruz. Bu sektöre, yaklaşık 25 yılda toplamda 20 milyar dolar değerinde ciddi bir yatırım yapıldı. Şu an sektör, yılda 2.5-3 milyar dolar katma değer üretir durumda.

Rüzgardan elektrik üretimi önemli bir kazanım. Bununla birlikte ülkemizin kazandığı bir diğer şey rüzgar ekipman sanayii… Şu an kullanılan türbinlerin, türbin parçalarının yaklaşık yüzde 55-60’ı artık Türkiye’de üretiliyor. Bu alanda çalışan şirket sayısı 150’ye ulaştı. Bunun yanı sıra 300-350’ye yakın da alt şirket var. Çalışan sayısı 25 bin kişiye, ciro ise 2.2 milyar dolar ciroya ulaştı. 1.5 milyar dolar ihracat yapan, 52 ülkeye rüzgar türbinleri parçası gönderen bir sanayi oluştu. 5 bine yakın mühendis çalışıyor ve Türkiye, Avrupa’daki 5’inci en büyük rüzgar ekipman üreticisi durumunda.

ORTAKLIKLA HIZ KAZANDIK

Rönesans Enerji, 2007 yılında kuruldu ve 166 megavat kurulu gücünde 6 tane HES projesi devreye alındı. Şirketimiz için dönüm noktası ise 2023 sonundaki Total Energies ortaklığı oldu. Rönesans Holding, Rönesans Enerji’nin yüzde 50 hissesini Total Energies’e sattı. Bu sektördeki en büyük satın almalardan ve en büyük yabancı sermaye girişlerinden bir tanesini yaptık.

Şu an şirketin ortaklık yapısı yüzde 50-50 şeklinde ve eş kontrolle yönetiliyor. Her 2 şirketin de güçlü olduğu alanlar var. Bu bizim ilk ortaklığımız değil, esasında yabancı ortaklık DNA’mızda var. Bu bizim yedinci büyük ortaklığımız.

Total’le de hızlıca yatırım hamlesine giriştik. 2023 sonundan itibaren 282 megavat kurulu gücünde, 6 adetlik 400 milyon dolarlık yatırıma başladık. Bunların 3’ü Malatya, Çorum ve Sivas’ta rüzgar projesi, 2’si Amasya’da hibrit güneş projesi, 1’i de İzmir’le Manisa arasında 88 megavatlık, faal bir şirket/proje satın alınması.

Bu 282 megavat projenin 137 megavatı şu an işletmede. Haziran ayında 145 megavatı da devreye girince kurulu gücümüz 448 megavata ulaşacak. Yani Total ortaklığından sonra kapasiteyi 1.5 yıl içinde 3 katına çıkarmış olacağız.

2027’DE 1000’E ULAŞIRIZ

Onun dışında kardeş şirketimiz Rönesans Gayrimenkul’ün kendi elektrik ihtiyacını karşılamak üzere toplam 52 megavatlık iki yatırım yapıyoruz. Rönesans Gayrimenkul’ün elektrik ihtiyacının yüzde 65-70’ini bu 2 projeden karşılamış olacağız. Bunların yanı sıra elimizde ağırlık rüzgarda olmak üzere 550 megavat da lisans var. Kırklareli’nde ve Kırşehir’de depolamalı rüzgar projelerimiz bulunuyor. Onun dışında İzmir’de yine büyük bir proje daha planlıyoruz. Bunları da yaparak 2027 yılında 1000 megavat kurulu güce ulaşacağız. Bunun yaklaşık 800 megavatı rüzgar olacak.

Rönesans Enerji’nin şu an İzmir’de ve Sivas’ta işletmede olan 30 türbini var. 20 türbin de inşaat halinde. Bu yıl hazirana kadar 50 türbine ulaşacağız.

Türkiye’deki ilk rüzgar projesi İzmir Çeşme’de kuruldu. Bir türbin 500 kilovattı yani 0.5 megavat. Şimdi bizim kurduklarımız 7 megavat, yani kapasiteleri 14 katına çıktı. Bozcaada’da kurulan ilk türbinlerin yüksekliği 45 metre idi, bizim kurduğumuz türbinlerin kule yüksekliği 115 metre. 7 megavatlık bir türbin yaklaşık 20-22 milyon kilovatsaat elektrik üretiyor. Yılda 5 bin kişinin ihtiyacını karşılayabiliyor.

RÜZGARDA YENİ TEKNOLOJİLER

Daha büyük ve daha verimli türbinlerin yanı sıra, farklı türbin tipleri de günümüzde konuşuluyor. “Yatay eksen” dediğimiz türbinler deneniyor. Bir de çift rotorlu deniz üstü rüzgar türbinleri Çin’de devreye alınmaya başlandı.

Öte yandan deniz üstü rüzgar santrallerinde 2 sistem bulunur: Biri sabit sistemler. Yani denizin tabanına sabitliyorsunuz. İkincisi ise açık denizlerde daha çok okyanuslarda kullanılan (derinlik fazla olduğu için sabitlemek mümkün değil) dubalar üzerine rüzgar türbini yerleştirip halatlarla deniz tabanına bağlamaktır. Bunların yeri değiştirilebiliyor. Ama genelde tercih edilen, sabit olan sistemlerdir. Çünkü maliyetleri daha düşüktür.

Yapay zeka da artık rüzgar santrallerinde kullanılıyor. Biz de yapay zeka çözümleriyle arızaların önüne geçmeyi sağlayan bir startup’ı satın almak üzere bir çalışma içindeyiz. İsmini henüz veremiyorum ama Türkiye’de kurulmuş yerli bir şirket, yurt dışında birçok yabancı müşterisi var.

OFF-SHORE NE ZAMAN OLACAK?

Türkiye’de şu anda deniz üstü rüzgar, yani ‘off-shore’ projesi yok ama bunun için 4 alan belirlendi. 3’ü Marmara Denizi’nde Bandırma, Karabiga ve Gelibolu açıklarında, 1’i de Ege’de Bozcaada açıklarında kurulacak.

Marmara’nın avantajı, başka ülkelerle bir ihtilaf yaşama riski yok. Ancak, iç deniz olduğu için deniz rüzgarıyla, karasal rüzgarın hızı aynı. Deniz üstü türbinler genellikle 20-25 megavat kapasiteye sahip. Deniz üzerinde gerekli ek önlemler ve imalatlar nedeniyle yatırım maliyetleri daha yüksek. Deniz üstü yatırım yapacağınıza, karada kurabilirsiniz.

Diğer yandan Bozcaada açıklarında rüzgar potansiyeli çok iyi. Bakanlık da buraya odaklandı. Bu yıl sonunda burası için bir deniz üstü rüzgar ihalesi yapılabilir diye konuşuluyor. Şu an bir projemiz yok ama ihale açıldığında biz de ilgileneceğiz.

Zaten bizim Hollandalı şirketimiz yüzde 100 Rönesans Holding’e ait Ballast Nedam bu konuda çok deneyimli. Ayrıca, Total’in de Amerika’da, Güney Kore’de, İngiltere’de şu an işletmede olan projeleri var. Dolayısıyla offshore’da da iddialıyız diyebilirim.

YENİ YATIRIMLAR

Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki hedefleri sürekli olarak yukarı yönlü güncelleniyor. Ulusal Enerji Planı’na göre, 2035 yılında 30 bin megavat kurulu rüzgar gücü hedeflenmişti. Geçen sene sonunda 43 bin megavata revize edildi. Şu an 13 bin megavattayız.

10 yılda 30 bin megavat yatırım hedefi var. Bu da yaklaşık 4 milyar dolar değerinde, yılda ortalama 3 bin megavatlık yeni kurulum anlamına geliyor. Buna yılda 6 bin megavat hedefli GES yatırımlarını ekleyebiliriz. Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda biz de Rönesans Enerji olarak en önemli oyunculardan biri olacağız diye düşünüyoruz.

Yeni iş planımıza göre, 5 yılda ağırlıklı rüzgar enerjisi olmak üzere en az 2 bin megavatlık yatırım yapacağız. Böylece Türkiye’deki ilk 3 enerji şirketinden biri olma yoluna gireceğiz.

Odaklanacağımız alanlar arasında ilk sırada, ‘depolamalı bütünleşik rüzgar projeleri’ var. Ardından ‘hibrit güneş’ sistemleri geliyor. Üçüncüsü ise lisanssız taraftaki yatırımlar… Burada çok büyük potansiyel görüyoruz.

2026’da ‘Sınırda karbon düzenlemesi’ geliyor. Türk şirketleri AB’ye ihracat yapmak için ya emisyonlarını azaltmak ya da vergi ödemek zorunda kalacak. Dolayısıyla sanayicilerimiz şu an kendi elektrik ihtiyaçları için yatırım yapma yoluna gidiyorlar. Ancak, bu yatırımları sanayicinin değil, enerji sektörünün yapması daha doğru olacak. O nedenle biz bunun için bir model geliştirdik. “Yap-işlet-gelir ve enerji tedarik anlaşması” dediğimiz modelde, tüketicinin elektrik ihtiyacı için tüm yatırımı; yani projenin geliştirilmesi, inşaatın finansmanı, sermayenin konulması, devreye alınması ve işletmesinin hepsini biz yapıyoruz.

Üretilen elektriği de tüketiciye tedarik ediyoruz. Tüketici de sera gazı emisyonunu azaltıyor, yeşil elektrik üretmiş oluyor ve böylece o vergiye maruz kalmıyor. Ayrıca indirimli elektrik kullanabiliyor.

Bunun uygulamasına Rönesans Gayrimenkul ile başladık. Rönesans Holding’in şantiyelerindeki elektriğini yüzde 100 yeşil kaynaklardan sağlamak üzere çalışıyoruz. Bunun dışında birçok holding ve birçok şirket var, onlara da hizmet vermek istiyoruz.

ENERJİ DEPOLAMA BİR İHTİYAÇ

Enerji fazlası olan dönemlerde depolayıp, enerji açığı olan saatlerde satmak ciddi bir kâr yaratabilir. Ancak, bununla ilgili mevzuat nihai hale gelmedi. Bu mevzuat tamamlanınca, bataryaların teknik olarak nasıl işletileceği, hangi piyasada, nasıl bir gelir mekanizmasına sahip olacağı netleşecek.

Örneğin, yan hizmetler anlaşması kapsamında bataryanızı uzaktan erişimle sistem operatörüne (TEİAŞ) kiralıyorsunuz ve sistem operatörü anlık frekans değişimlerini kullanmak üzere bataryanızı uzaktan erişimle kullanıyor. Buna karşı size bir ödeme yapıyor.

Bu alana giren ilk şirketlerden biri olmak istiyoruz. Elimizde, depolamalı rüzgar alanında 300 megavatlık rüzgar santrali ile yanında 300 megavat saatlik üretim depolayacak bir bataryayı içeren ön lisans da var.

Bütünleşik sistemler yatırımı yapmak üzere görüşüyoruz. İlk projemiz Kırşehir’de olacak. 50 megavatlık rüzgar, 50 megavatsaatlik de batarya sistemi ile bütünleşik bir proje. Bu sene ilk yarı içinde yatırım kararını verip ilk depolama yatırımımıza başlayacağız.

Depolamalı projelerde Türkiye’de çok ciddi bir büyüme olacak. Şu an, Türkiye’nin büyük ölçekli depolama kapasitesi sıfır. Türkiye olarak hedef 2035’te 7.500 megavatlık bir batarya kapasitesine ulaşmak.

YENİ YATIRIM ALANLARI

Yeşil hidrojen üretimi şu an için pahalı bir yatırım ama zaman içinde maliyetler aşağı indiğinde bu alanda da olmak istiyoruz. Rüzgar ve güneş enerjisi kullanarak sudan üretilen hidrojen direkt kullanılabiliyor veya amonyağa dönüştürülüp depolanarak farklı yerlere nakledilebiliyor. Bu tür projeler Türkiye’de ancak 4-5 yıl sonra yapılabilir diye düşünüyorum.

Ayrıca, ileride ‘karbon yakalama/depolama’ projeleri olabilir. Dünyanın ilk ticarileşmiş karbon yakalama/depolama projesini, Total Energies iki ortağıyla birlikte yeni hayata geçirdi. Hollanda’daki bir fabrikadan çıkan karbondioksit yakalanıyor. Sıvılaştırılmış şekilde gemilerle bir terminale getiriliyor. Terminalden 100 km uzunluğundaki borularla deniz altında, deniz tabanının 2.600 metre altındaki jeolojik formasyonlarda depolanıyor.

NEDEN RÜZGAR ENERJİSİ?

  • HİDROELEKTRİK SANTRALLERİ Türkiye’de son 20 yılda 20 bin megavat hidroelektrik santral yatırımı yapıldı. Bizim 6 tane HES’imiz var. Ancak, artık sınırlı bir büyüme alanı var, çünkü doğru lokasyonda ve ekonomik olanları yapıldı. HES’teki en önemli sorunların başında ‘çevresel’ etkisi geliyor. Bunun yanı sıra kuraklık da önemli bir sorun. Ortalama yıllık üretimi 100 olarak baz alırsanız kurak yıllarda bu rakam 50’lere düşebiliyor.
  • GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALLERİ (GES) Türkiye’nin kurulu gücü 11 yıl önce sıfırdı; bugün ise 20 bin megavat. Ama en hızlı gelişme ‘lisanssız’ tarafta, yani çatı güneş projelerinde oldu. Türkiye’deki ortalama güneş enerjisi projesi büyüklüğü 0.7 megavat gibi küçük bir rakamda… Bu alandaki en büyük sorun, üretim fazlalığı olabilir. Her yıl 3 bin-4 bin megavat projeyi devreye aldığımızda, 5-6 sene sonra gündüz saatlerinde fazla üretimle birlikte düşük fiyatlar gündeme gelebilir. Güneşte ‘çevresel etki’ düzeyi çok düşük ama arazi kullanımı çok yüksektir. 1 megavat güneş enerjisi için 12 ila 15 dönüm arazi gerekebilir.
  • RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALLERİ (RES) Güneş gibi değil, gece de üretim yapılabiliyor. Bununla birlikte yıllık üretim sapmaları da düşük. Örneğin, HES’lerde yüzde 50’ye yakın sapma olurken, rüzgarda yüzde 10-15’tir. Rüzgarda maliyetler aşağı iniyor ve yurtdışı finansman olanakları da artıyor.

2028’de ilk 3’te oluruz
“Sektördeki en büyük oyuncunun kurulu gücü 3.800-4.000 megavata yakın. Biz, portföy olarak onlara göre küçüğüz. Ancak 2 güçlü ortağımızın da desteği ve projelerimizle 2028’de Türkiye’deki en büyük 3 yeşil enerji şirketinden biri olma hedefine doğru ilerliyoruz.”

İZİN ALMAK HÂLÂ BÜYÜK SORUN

  • 15-20 AYRI İZİN Rüzgar projeleri için 15-20 ayrı izin almak gerekiyor. Kapasiteyi aldıktan sonra ön lisans başvurusu ve sonra türbinlerin sivil ve askeri radarlara etkisine bakılan teknik etkileşim analizi ile Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) izinleri var. Bu izinleri alabilmek ortalama 1-1.5 yıl sürüyor.
  • 4 YILA ÇIKABİLİR Sonrasında arazi izinleri, imar izinleri, orman izinleri derken yaklaşık 2-3 yıl, hatta bazen 4 yıla kadar uzayabilen bir izin süreci var.
  • SÜPER İZİN ‘Süper izin’ sisteminin bu yıl yasallaşması bekleniyor. Bu devreye girerse, izin süreçleri aynı anda paralel yürütülebilecek ve ayrıca şu anda sayısı 2 olan orman izinleri de 1’e indirilecek. Böylece izin alma süreleri en az 1 yıl kısalabilir.

“YEŞİL FİNANSMAN ÇERÇEVESİ BİZİM ANAYASAMIZ OLACAK”

  • ULUSLARARASI DENETİM Rönesans Holding çatısı altında çok kapsamlı bir sürdürülebilirlik politikamız ve stratejimiz var. İlk defa Carbon Disclosure Project (CDP) tarafına bir raporlama yapacağız.
  • SÜRDÜRÜLEBİLİR EUROBOND 350 milyon dolarlık sürdürülebilir eurobond çıkardık, nerede kullanacağımıza ilgili yatırımcılarla mutabakat sağladık.
  • ANAYASAMIZ OLDU Bir ‘ilk’ uygulama olarak Yeşil Finansman Çerçevesi yayınladık. Yasal zorunluluk olmamasına rağmen gönüllü olarak yaptık. Bu bizim anayasamız olacak. Projelerimizi hangi kriterlere göre finanse edeceğimizi, çevresel sosyal açıdan buraya yazdık ve bizim için bağlayıcı hale geldi.
  • HEDEF
    Holding olarak 2040 yılında net karbon nötr olmayı hedefliyoruz. 2030 yılına da bir ara hedef koyduk ve 2022’ye göre yüzde 55 azaltım hedefi verdik. Bununla ilgili yoğun bir çalışma içindeyiz.

“Türkiye olarak yaklaşık 70 milyar dolar enerji ithalatı yapıyoruz. Biz ülke olarak kaynaklarımızı bu alana aktarırsak enerjide tam bağımsız, net ithalatçı değil, net ihracatçı hale gelen ve artık cari açığın olmadığı bir ülke haline gelebiliriz.”

YAPAY ZEKANIN 3 KATKISI

  1. ARIZA
    Kanadın ne zaman arızalanacağı ya da kırılabileceği önceden tespit edebiliyor.
  2. OPTİMİZASYON
    Rüzgara göre kanat açılarını optimize ederek üretimin maksimum düzeyde olmasını sağlıyor.
  3. TAHMİN
    Lisanslı bir enerji şirketi olarak her gün, bir sonraki günün her saatine ilişkin üretim tahmini girmek zorundayız. Yapay zekanın yaptığı daha doğru tahminler sayesinde dengesizlik cezasına maruz kalmıyoruz, böylece maliyet azaltmamızı sağlıyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİDE KRİTİK RAKAMLAR

  • 116.000 MW
    Türkiye’nin kurulu gücü 116 bin megavat. Bunun 13 bini rüzgar, 20 bini güneş ve 32 bini hidroelektrik. Böylece yeşil enerjinin payı % 59’a ulaştı.

RÜZGAR HIZLANDI

  • 350 MİLYAR
    Türkiye’nin yıllık elektrik üretimi. (Kilovatsaat).”
  • %11
    Toplam gücün % 11’i rüzgardan geliyor. Dünya ortalaması % 8’ler düzeyinde. Rüzgarın 1 numaralı ülkesi Danimarka’da bu oran % 58’e ulaşıyor.
  • 25 BİN
    Türkiye’de kullanılan rüzgar türbin parçalarının yüzde 55-60’ı yerli üretim. Bu şirketler 2.2 milyar dolar ciro, 1.5 milyar dolar ihracat yapıyor.

10 YIL SONRA

  • %18
    2035’te Türkiye’nin elektrik tüketiminin 500 milyar kilovatsaate yükseleceği, rüzgarın payının yüzde 17-18’leri yakalayacağı tahmin ediliyor. Bu rakam şu anki AB ortalamasına eşit.
  • 5 BİN
    7 megavatlık bir türbin 5.000 kişinin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabilir.

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

kultur-savaslari

Firardaki markalar

deneyim-gucunu-kaybediyor

Deneyim gücünü kaybediyor!