ALİ SABANCI
Esas Holding Başkanı, Girişimci, Yatırımcı, Aile Bireyi
YAZI: M. RAUF ATEŞ
FOTOĞRAFLAR: HÜSEYİN ALSANCAK
Covid-19 nedeniyle Türkiye’de 2020’nin mart ayında pandemi ilan edildi. Havacılık, pandemiden, özellikle kapanmadan en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Ali Sabancı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüğü Esas Holding, Pegasus Havayolları nedeniyle bu süreçten ciddi şekilde etkilendi, uçuşlar bir süre durduruldu. Ekonominin açıldığı dönemde ise uçuşlar eski düzeylerine dönmedi.
Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, bu zor dönemde babası Şevket Sabancı’yı kaybetti. Türk iş dünyasında önemli bir yeri olan merhum Sabancı, vefatından önce işleri oğluna devretmişti.
Esas Holding’in kurucusunu kaybettiği bu dönemde Ali Sabancı, en çok “Sevgi dolu bir bakış, tatlı bir tebessüm, birkaç güzel söz ve sıcak bir selamın” anlamını öğrendiğini söylüyor.
“Sev, değer ver, paylaş” sloganı ile yeni bir insanlık inşa etme zamanının geldiğini fark ettiğine dikkat çekiyor: “Nefes almanın, yaşamanın Allah’ın bir lütfu olduğunu ve yaşadığımız her güne şükretmemiz gerektiğini öğrendik” diye ekliyor.
Sabancı, sokaklarda özgürce dolaşmanın önemini bu dönemde daha iyi anladığına dikkat çekiyor. Daha çok evde vakit geçirmeye, aile ile birlikte olmaya zaman ayırdığını ekliyor: “İhtiyacımızdan fazla gereksiz ne çok şeyi satın aldığımızı anladık, ‘az aslında çoktur’ felsefesine tanıklık ettik.
Anı yaşamanın ne demek olduğunu, her an her şeyin olabileceğini, mutlu olmanın bireysel değil, herkesin mutluluğuyla bir olabildiğini gördük.
En çok da sosyal işbirliği, empati, başkasını düşünmek, paylaşmak ve uzlaşmak gibi değerlerin önemini anladık.”
Uzun süredir söyleşi vermeyen Ali Sabancı, yeni iş yapma biçiminden dijitalleşmeye kadar çok sayıda konuda sorularımızı yanıtladı:
YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Koronavirüs salgını, hepimizin hayatında köklü değişiklere neden oldu. Elbette bu değişim iş dünyasına da yansıdı. Artık hibrit çalışma düzenine geçileceğini öngörüyorum. Şirketlerin çoğu pandemi bittiğinde de ofis çalışanlarının belli günlerde uzaktan çalışabileceği bir model üzerine çalışıyor.
Dijital dönüşüm yaşanıyor ve artık toplantılardan alışverişe kadar her şeyi online yapar hale geldik. Ben de toplantılarımın büyük çoğunluğunu Zoom ya da benzer uygulamalar aracılığı ile yapıyorum. Ve bunun pandemi sonrasında da devam edeceğine inanıyorum.
Teknolojinin hızla gelişmesi ve insanların özgürce maddi kazanç sağlama isteği, yepyeni bir ekonomi doğurdu: Gig ekonomisi! Freelance platformların çoğalmasıyla serbest çalışanların oluşturduğu bu yeni ekonomiyi, yakın gelecekte daha fazla duyacağız.
Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık! Aslında bu 3 kavram, 2021 öncesi dönem için de önem taşıyor. Bir şirket hangi sektörde faaliyet gösteriyor olursa olsun; cinsiyet, bilgi birikimi, deneyim ve benzeri birçok konuda mümkün olduğunca zengin bir profile sahip olmalı.
PANDEMİ KULUÇKA ETKİSİ YARATTI
Covid, 3 değişik gruba muazzam etki yapıyor; Şahıslar, şirketler ve ülkeler… Bunların hepsine baktığımda Covid bir “kuluçka” (Incubation) merkezi gibi çalıştı. Online ticaret patladı, hizmet sektörü sıkıntı yaşadı. Üretim daha iyi gitti. Şimdi herkes ‘Pandemi bize yeni normali öğretti’ diyor. Ben bu görüşe katılmıyorum. Bana göre Covid, bizi “yeni normalden sonraki döneme” hazırlıyor.
Türkiye gibi ülkeler ihracat stratejisini değiştiriyor. Bu dönemde Avrupa Birliği’ne yakın ülkeler, Çin ve Endonezya’ya göre daha avantajlı hale geldi. Biliyorsunuz, şirketler “kuluçka” merkezlerine geldiklerinde sadece bir konuya odaklanıyorlar. Covid de şahısları, şirketleri ve ülkeleri çözüm bulmaya yöneltti, odaklanmaya zorladı. Var olma mücadelesi verdikleri için, bir kuluçka merkezi gibi çalıştılar. Sadece şahıslar değil, şirketler ve ülkeler de odaklanıp, sağlıklı bir şekilde yollarına devam etmeye uğraştılar.
Bir başka trend ise başka bir yeni normale hazırlanıyor olmamız. Örneğin, ABD’de Peloton diye bir fitness şirketi var. Cadde üstünde dükkanları var ve yazılımları aracılığı ile ekrandan spor yapıyorsunuz. Bir ara hisse fiyatı yüzde 500 artmıştı. Zoom da benzer bir yükseliş yaşamıştı. Şimdi bir miktar düşüş oldu. Covid bizi yeni sosyalleşmeye ve tüketime hazırlıyor. Çünkü, Peloton ve Zoom yine kullanılacak ama Covid’in ilk dönemindeki gibi olmayacak.
Bir yıl önce havayolları ve ticari gayrimenkul şirketlerinin piyasa değerlerinde büyük düşüşler olmuştu. Şimdi onlarda da yükseliş var. Yani Covid bizi yeni normale hazırlıyor.
BİR SONRAKİ NORMALE KADAR
Yeni normal bireyselliği öldürüyor. Bunun bir örneğini yakın zamanda ben yaşadım. İngiltere’den döndüğümde evde çalışan iki kişinin Covid olduğunu öğrendim. Benim için artık sadece kendi sağlığım yetmiyor; evde ya da ofiste çalışanların durumu da önemli…
Tüketiciler artık ürünleri temas etmeden satın almak istiyor. Bu da online ticareti destekliyor. Biraz gerileme olsa bile e-ticaret büyümeye devam edecek.
Bunu havayolunda ya da otellerde görüyoruz. Londra’da 5 yıldızlı otele gidiyorsun, sağlık nedeniyle oda servisi yok. Çalışanın odaya girmesi istenmiyor. Bir süre sonra buna da alışıyorsun.
Türkiye’nin aylık ihracatı 15 milyar dolardı, 20 milyar dolara çıktı. Herkes kurdan dolayı olduğunu söylüyor. Evet, kurun etkisi var. Ama ihracatın içinde ithal ürünlerin payı büyük. O da dövizden etkileniyor.
Dünya ticaretinde trend değişiyor, ihracat ve ithalatın coğrafyası küçülüyor. Daha yakın ülkeler tercih ediliyor. Bir müddet daha tedarik zincirlerinin kısa olacağını öngörüyoruz.
Ancak, buna da yeni normale geçen bir dönemde tanık olacağız. 2-3 sene sonra Covid, bir grip, nezle gibi olduğunda, navlun fiyatlarını kompanse eden düşük fiyatlı ürünler yine Çin’den ithal edilecek.
HEYECAN VEREN GELİŞME
Beni heyecanlandıran bir eğilimi, kendi ailemden örnek vererek anlatacağım. Ben Kayserili bir ailenin çocuğuyum ve Kayserililer, “ticaret becerileri ve tutumlu” gibi özellikleriyle anılırlar.
Benim dedem Hacı Ömer Sabancı da o örneklerden biriydi. Ticareti iyi bildiği ve tutumlu olduğu için zengin olmuş, bir yandan da vakıfları aracılığıyla aldığını geri vermiş. Bunu Kayseri’de çokça görürsünüz. Üniversitelerinde hep bağışlar dikkati çeker.
Şimdi o trendi bugüne getiriyorum. Biz TOBB Girişimciler Kurulu’nda yıllardır girişimciliği özendirmeye, başarılı örnekleri kamuoyuyla buluşturmaya çalışıyoruz. Eskiden Ali Sabancı, Hamdi Akın gibi isimleri öne çıkarırdık.
Şimdi farklı bir girişimci tipi var. Geçenlerde bana “Mobil Oyunun Yeni Silikon Vadisi İstanbul” adlı bir sunum yapıldı. Sunumda İstanbul’un ‘casual game’, yani geliri ağırlıklı reklam olan oyun tipinde dünya başkenti olduğuna dikkat çekiliyordu. ABD’de en çok indirilen 10 oyundan 6’sı Türkiye’deki şirketlere ait. Son 3 yılda Türkiye’ye 3.4 milyar dolar girmiş. Peki bu akımı kim başlattı? Sidar Şahin adlı bir girişimci…
Ben Sidar Şahin’i, bir akım başlatan Kayserili iş insanlarına benzetiyorum. Onun şirketinden çıkan ve ondan esinlenenlerin kurduğu girişimlerle İstanbul bir oyun merkezine dönüşüyor.
HAVACILIK DEĞİŞİMDEN GEÇİYOR
Bizim sektörde son dönemlerde gerçekleşen en büyük değişim ise şüphesiz “dijital dönüşüm” oldu. Dijitalleşme zaten son yıllarda bütün şirketlerin gündeminde olan bir konuydu; ancak pandemiyle bambaşka bir boyut kazandı.
“Minimum temasla seyahat” kavramı, havacılıkta dijital dönüşümü mecburi hale getirdi. Hava yoluyla seyahat edenler için de pek çok yenilik devreye girdi. Yolcular bagaj ve bilet işlemleri için self-servis hizmetleri daha çok kullanmaya başladı. Bu ve benzeri pek çok deneyim, teknolojiye mesafeli olan kitlelere bile ulaştı. Bu dönemle birlikte, teknolojik ve self-servis hizmetler daha geniş kitleler tarafından talep edilmeye başladı.
Biz dijitalleşmenin önemini erken fark eden şirketlerden biriyiz; dijital dönüşümümüzü 2018 yılında başlatmıştık. Bugün “Türkiye’nin dijital havayolu” olarak, A’ dan Z’ye bütün süreçlerimizde dijital teknolojiler aracılığıyla misafirlerimize seyahat deneyimlerini kolaylaştıracak benzersiz yenilikler sunuyoruz.
Ama pandeminin duruma bambaşka bir boyut kazandırdığını da söylemeliyim. Önemi iyice artan “minimum temasla seyahat”i destekledik. Sıra beklemeden seyahat için geliştirdiğimiz Express Bagaj istasyonlarını yaygınlaştırdık. Self-servis hizmet alan misafir sayımız katlanarak arttı. Pegasus Mobil uygulamamızı yükleyen misafir sayısında büyük bir artış oldu. Kısaca, pandemi öncesi teknolojik uygulamalara çekinerek yaklaşan misafirlerimiz bile hızlı bir adaptasyonla yeni teknolojileri kullanmaya başladı.
Değişim, hep var olacak bir kavram… Bu nedenle değişime ayak uydurmak, diğer bir deyişle son dönemde sıklıkla karşımıza çıkan bir kavram olan “çeviklik” gerçekten önemli ve mecburi bir beceri olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan değişimi kabul etmek, hazırlıklı olmak ve hızlıca uyum sağlayabilmek…
HAVACILIĞA STARTUP ETKİSİ
İşimizde katma değer yaratacak teknolojiler için; uluslararası çok büyük ölçekli firmalardan Türkiye’de fikri ve hayali olan yeni startup’lara ve üniversitelere kadar çeşitli iş birlikleri yapıyoruz.
Startup tipinde, havacılık dünyasında tecrübe ve fikri olan firmalarla ortak ürünler geliştiriyoruz. Örneğin, teknik bakım işlerimizi dijitalleştiren mobil uygulamayı ve kaptanlarımızın eğitim planlamasını akıllı algoritmalarla yapan uygulamayı bu şekilde geliştirdik.
Yapay zeka alanında çeşitli projeler, Nesnelerin İnterneti (IOT) ile yer işletme otomasyonu, sahada kullandığımız Express Bagaj cihazları gibi alanlarda hep farklı firmalarla iş birliği yaptık. Teknoloji ve dijital alanlarda yatırımları kritik gördüğümüz için havacılık yazılımları konusundaki atılımlara da önem veriyoruz.
ESAS’IN BÜYÜME PLANLARI
Türkiye’de önemli bir oyuncu olmaya ve yatırımlarımıza devam edeceğiz, çünkü ülkenin çok büyük bir potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Özellikle büyüme projelerine ve teknoloji yatırımlarına ilgi gösteriyoruz. Ancak, Türkiye stratejimiz daha geniş bir perspektife de dayanıyor.
Büyüme bizim için önemli, dolayısıyla hem mevcut varlıklarımızın değerini korumaya hem de kârlı olduğunu düşündüğümüz yeni alanlara yatırımla bu değeri artırmaya çalışıyoruz.
Bu çerçevede, üzerinde kapsamlı çalıştığımız 5 yıllık stratejimiz var. Hedefimiz, kendi kendine yeten bir “yatırım döngüsü” inşa etmek, yani eski yatırımlarımızdan yaptığımız çıkışlar ve bu yatırımlardan gelen temettüler ile yeni yatırımlar yapabilmek.
Amerika ve Batı Avrupa, odağımızda olmaya devam edecek. Çin, ilgi alanımızdaki bir diğer coğrafya olacak. Ancak, Çin’in toplam portföyümüz içindeki ağırlığını belli bir risk düzeyinde tutacağız.
“Private equity”, getiri oranları itibarıyla en önem verdiğimiz yatırım alanlarından… Ancak, Covid’in görece hafiflemesi ile şirket değerlemelerinin arttığını ve giderek bunun getiri oranları üstünde baskılayıcı bir unsur olarak karşımıza çıkacağını düşünüyoruz. Keza gayrimenkul yatırımlarımıza yine hız kesmeden devam ediyoruz. Bir yandan da girişim sermayesiyle, yaşamlarının çok daha başlarında olan, daha yüksek risk içeren ama daha yüksek getiri de vaat eden yatırımlara bakmaya devam ediyor olacağız.
TAKİBE ALDIĞIM ALANLAR
- Online perakende
- Mobil oyun
- Büyük veri/analitik
- Sağlık hizmetleri
“YEMEKSEPETİ VE GETİR’İ KAÇIRDIK, YATIRIM STRATEJİSİNİ DEĞİŞTİRDİK”
- Yemeksepeti’ni geri çevirmiştik
Ben parmak kaldırıp bir itirafta bulunmalıyım. Daha bir iş planı halindeyken Nevzat Aydın, Yemeksepeti’ni bizim holdinge getirmişti. O zaman, “Böyle bir iş başarılı olmaz” demiştik. Şimdi siz dinlerken gülebilirsiniz ama bu kararımızın bize bir maliyeti var. - Getir’i geç gördük
Ne yalan söyleyeyim, bundan 2 yıl önce hem de bir akrabam bize Getir’i önermişti. O zaman yatırım değeri 150 milyon dolar idi. Düşünün, biz o değerden girmedik. Çünkü benim vizyonum, bu iş modelinin yürümeyeceği şeklinde idi. 1 yıl önce ancak Getir’e yatırım yaptık. - Yeni strateji oluşturduk
Bu başarısız kararlardan sonra strateji değişikliğine gittik. “Bu gibi işler Ali’ye bırakılmamalı, daha kurumsallaşmalı” dedik. İlgili sektörlere ve işlere daha yakın olmalıyız kararını aldık. - Ego azalıyor
Belki de insan yaş aldıkça, egosunu da arka cebine koyuyor. Sonra anlıyorsun ki, işleri, çalışma arkadaşlarının senden koruması lazım. Düşünsenize, Yemeksepeti’ne yatırım yapmayan bir insanım. Ama bundan da ders aldık. İşleri “Ali’ye değil, bilene” bırakıyoruz.
ÖNEM VERDİĞİM 4 KRİTİK KONU
- Nefes almanın, yaşamanın Allah’ın bir lütfu olduğuna ve yaşadığımız her güne şükretmemiz gerektiğine inanırım.
- Mutlu olmanın bireysel değil, herkesin mutluluğuyla bir olabildiğine inanırım.
- Sağlığın bir dileğin ötesinde olduğunu anlamamız, aldığımız her nefese şükretmemiz gerektiğine inanırım.
- Can kulağıyla dinlemenin, yani duyduğumuz kelimelerle yetinmemenin onların ötesinde olanı, hatta söylenmeyenleri de hissetmenin; aklımız kadar kalbimizle de dinlemenin ne kadar önemli olduğuna inanırım. Eşim Vuslat Doğan Sabancı’nın kurmuş olduğu V Foundation ve odağındaki konu olan “Generous listening” (Can kulağı) ile dinlemek ile ilgili tüm bilgiyi vakfın internet sitesinde bulabilirsiniz. İlgi duyan herkesin takip etmesini öneririm.
GİRİŞİMCİLERE ÖNERİLERİM
- İş planı
Bana göre girişimciliğin üç tane önemli unsuru var; Düşünebilmek, plan yapmak, icraat. Fikriniz kadar fikri kağıda döken iş planı ve bu planı hayata geçirecek doğru ekibi kurmak da çok önemli… İş planı girişimci için yol haritası belirler, ulaşmak istediği hedefler için gidilecek yolu saptar ve rehberlik eder. - Deneyimli bir ekip
Sektörde tecrübeli kişilerden oluşan iyi bir ekip kurmak da hem projeye kredibilite kazandırır hem de girişimciyi ve işi yüceltir. Herkesin kendi uzmanlık alanından sorumlu olduğu ve bilginin doğru paylaşıldığı bir ekipte başarı kaçınılmazdır. - Yüzde 100 doğruyu bekleme
Ürünü tasarlarken yüzde 100 doğruyu bulana kadar beklerseniz, orada kalır ve bir adım ileriye gidemezsiniz. İstikamet olarak ürünün ne olduğunu belirlemeniz lazım. Ürün yüzde 51 doğruysa, pazar zaten size ürünün ne olması gerektiğini söyleyecektir. İstikamet ve icraatta gecikmemek bana göre çok önemli. - Kendiniz için üretmeyin
Ürünü hiçbir zaman kendinize göre, kendinizin satın alacağı bir özellikte yapmayın. Kendi kabuğunuzdan çıkıp, kitlelere hitap edecek ürünleri yaratabilmek çok önemli. Ve yarattığınız bu ürünün de mümkünse uluslararası olması önemli -ki daha büyük kitlelere hizmet edebilsin. - Bırakabilmek
Girişimci olarak projenin yürümediğini, başaramadığını doğru zamanda anlamanız ve bırakmanız gerek… Zamanı gelince de bırakmayı bilin.
UÇAN ARAÇLAR GERÇEK OLACAK MI?
“Uçan araçların yemeğini yemek için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Ama kesinlikle mutfaktan çok iyi kokular geliyor ve o kokuya dikkat etmek lazım.
Şu anda uçan araçlar Dubai’de test ediliyor. Uçan araçların Ar-Ge ve geliştirmesine harcanan paranın başka alanlarda yararını göreceğiz. Şehir içindeki mobilite açısından uçan araçlar önemli. Ama uçan araçlarla şu anda gitmek mümkün olacak mı? Bir kere maliyeti çok yüksek. Bu nedenle maliyeti düşürecek, çevreyi koruyacak teknolojiye ihtiyaç var. Belki bunlardan biri de pil. Enerjiyi depolayacak teknoloji geliştirilmeli. Bu kabiliyet geliştikçe, uçan araçların kitlelere inme ve başka alanlara gitme olasılığı artıyor. Hedefe giderken, yelkenli gibi düşünmeli. Gitmenin de keyfi var. Ondan beklemek lazım.”
TEKNOLOJİ VE DİJİTAL ALANLARDA YATIRIMLARI KRİTİK GÖRDÜĞÜMÜZ İÇİN HAVACILIK YAZILIMLARI KONUSUNDAKİ ATILIMLARA DA ÖNEM VERİYORUZ:
BABAM ŞEVKET SABANCI’DAN ALDIĞIM UNUTULMAZ DERSLER
- OMZUNDAN BAKMAK Hayata onun omuzlarından bakmanın beni ne kadar güçlü kıldığını öğrendim. Rahmetli babam Şevket Sabancı, çalışkanlık, vizyon sahibi olmak, güvenilirlik, temiz ticaret, ilham veren lider ve daha nice değerleri ile bizlere ilham kaynağı olmaya devam edecek ve yolumuza ışık tutacak.
- “NEDEN?” SORUSU Babam “Neden?” diye çok sorardı. Sorunun arkasında ise “kutunun dışına iteleme” vardı. Bizi kutunun dışında düşünmeye teşvik eder, yeni ufuklar açmaya uğraşırdı. Bizim otel ve restoran gibi şirketlere hizmet veren Gıdaser adlı bir şirketimiz var, kamyonetlerle dağıtım yapar. Babam şirketin genel müdürünü ‘motosikletle dağıtım yapalım’ diye çok zorlamıştı. Yıllar öncesinden söz ediyorum. Ben dahil bütün yönetim hayır demiştik. Şimdi motosiklete dayalı şirketler var. Rahmetli babam o zamandan görmüştü.
- İTİBAR Hastalığının ilerleyen yıllarında babama, Türkiye’nin en zengin grubu olamayabiliriz ama en itibarlısı olacağımızın sözünü veririm, dedim. Kafasını kaldırdı ve “Sen itibarını korursan, parayı zaten bulursun” karşılığını verdi. Benim için uzun paragraflara gerek duymayan anlamlı bir sözdü.
- SÜREKLİLİK ÖNEMLİ Babam son 10-15 yılda işe tam zamanlı gelmezdi. İşleri bize devretmişti. Bu da beni, ‘Benden sonra kim olacak’ konusunu düşünmeye itti. Ben de “Kim?” sorusuna yanıt arıyorum. Kurumun devamlılığı çok önemli. Babam rahmetli oldu ve işlerimiz hiç aksamadı. Çünkü, düzenimiz o hayattayken kurulmuştu.
- ESAS SOSYAL Hayırseverlik bizim aile geleneğimiz… Ülkemizin kalkınmasına katkı amacıyla 2015 yılında Esas Sosyal’i kurduk ve dokunacağımız ilk alanı da “gençlik ve istihdam” olarak belirledik. Şevket Sabancı vizyonuyla İlk Fırsat Programı’ndan sonra şimdi de Hayırlı Sabancı desteği ile İngilizce Fırsatım programını başlattık. Amacımız, gençlerin okuldan istihdama geçiş süreçlerinde yaşadıkları fırsat eşitsizliğine çözüm modeli sunmak.