in , , , ,

Murat Ülker: İşletmeler ‘gerçek kâr’ peşinde olmalı!

Yıldız Holding YKÜ Murat Ülker sorularınızı yanıtlıyor.

isletmeler-gercek-kar-pesinde-olmalı
murat-ulker
Murat Ülker

Davos toplantılarına katıldınız ve oturumları izleyip, notlar aldınız. Oradan öğrendiğiniz en önemli konu nedir?
Dünya Ekonomik Forumu 2 yıldan fazla bir süreden sonraki ilk toplantısını yaptı. Daha öncekilere katılmamıştım bu sene nasıl olduysa her şey çok iyi denk geldi, programıma da uydu ve katılabildim.

Bu konferansta son 2 yılda yaşanan salgının etkileri nedeniyle küreselleşme ile ciddi bir hesaplaşma yapıldı. Önceden bildiğim kadarıyla Davos Ekonomik Forumu, küreselleşmenin savunulduğu bir platformdu. Bu sefer konuşulan konular ise daha çok aksayan tedarik zincirleri, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ve milyonlarca insanı aşısız bırakan ilaç patent düzeniydi. Yani tartışılan, küreselleşmenin aksayan yönlerinden oluşuyordu.

Öyle anlaşılıyor ki, sınırları olmayan bir dünya için çalışılan günler geride kaldı; aniden herkes, ulusal sınırların ekonomik kalkınma ve güvenlik için önemli olduğunu kabul etmeye başladı. Öyle görünüyor ki, önümüzdeki dönemde uluslararası serbest ticaret sisteminin kuralları daha fazla tartışmaya açılacak. Ancak, bu konuyu düzenleyen global kurumlar olmadığı için bir düzelme olacağını düşünmüyorum.

Herkes beyin göçünden, Türkiye’den yetenekli çalışanların başka ülkelere gitmesinden söz ediyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu konuya çok üzülüyorum ama başka ülkelere gidilmesinin kök nedenlerine girmeden bu konuyu çözmek imkansız. Beyin göçü aslında fiziki olarak değil, yurt içinde de gerçekleşebilir, aslına bakarsanız gerçekleşiyor da. Birçok genç Türkiye’de yaşayarak yurt dışına internet üzerinden değer satıyor. Belki de bu en iyisi. Bilhassa dijital ve software konularında globalde çalışıyorlar. İnternet olanakları sayesinde artık yerinden birçok hizmeti sağlamak mümkün. Yerinden çalışmada çalışanlara vize gerekmiyor, şirketler içinse maliyet düşüyor. Global bir şirket olarak biz bunu uyguluyoruz. Yerinden çalışmada çalışanlara vize gerekmiyor, şirketler içinse maliyet düşüyor. Global bir şirket olarak biz bunu uyguluyoruz.

Siz yüksek enflasyonlu ortamda iş yapma deneyimine sahipsiniz. 1970’ler, 80’leri yaşadınız. Böyle ortamlarda iş yapmanın zorlukları nelerdir?
Şirketleri yönetirken çok büyük dikkat gerekiyor. Arabamızla güneşli yolda hız yaparken, yağmurlu yolda nasıl temkinli gidersek, aynen şekilde davranmalıyız. Şu anda “yol yağmurlu”, hatta göstergeler “fırtına olacak” diyor. Eğer dikkatli olunmaz ise şirketler sermayelerini kaybedebilirler. Mutlaka ama mutlaka kârlı iş yapmanız lazım.

Burada çok önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Ben kârdan değil, “gerçek kâr”dan söz ediyorum. Günümüzde iş modelleri nedeniyle, toplanan parayı kâr sanarak kendini kandıran şirketler var. Bugün elde ettiğiniz kârınız, artan işletme sermayesini finanse edecek kadar çok olmaz ise sorun yaşarsınız. Çünkü, bu dönemlerde en büyük sorun artan işletme sermayesi ihtiyacıdır.

Diğer önemli konu ise nakit akışı planlamasıdır. Bankaların yerini almaktan kaçınmak, tam tersine nakit iskontosu vererek peşin satmaya ve erken tahsilata yönelmek lazım.

Sizin yeni tüketiciyle ilgili yazılarınızı okuyorum. Herkes onların ne istediklerinden söz ediyor. Siz bu konuda farklı düşünüyorsunuz.
Ben ‘Artık ne/neler istemiyorlar?’ diye sormayı tercih ediyorum. Tüketici hiçbir zaman kandırılmak ve aptal yerine konmak istemez. Özel hissetmek ister, samimiyetsiz davranılmasını istemez. Eğer bir şirket ya da bir marka bunlara dikkat ediyorsa, zaten tüketiclerinin neler istemediğini de çok iyi bilir ve ona göre davranır.

Yazılarınızın birinde İspanyol perakende devi El Corte Inglés’in aile şirketi yönetimi konusunda yaşadığı deneyimden söz ediyorsunuz. Bu şirketten hangi dersleri öğrenmek mümkün?
Daha önce de başka sorulara cevap verirken “aile ile şirket manfaatlerinin ayrı tutulması” gerektiğini vurgulamıştım. Aile sosyolojik bir olgudur. İçinde kan bağı, sevgi bağı, duygu bağı vardır. Aile’nin KPI’ı (performans göstergeleri), OKR’si (hedefler ve sonuçlar) olmaz.

Şirket ise tüzel kişiliktir. Ona misyon ve vizyon belirlenir, öyle faaliyet gösterir, hedeflerinize ulaşmaya çalışırsınız. Şirketlerin hedef kitleleri vardır, paydaşları vardır, regülasyona tabidir. İçinde şirketi kuran aile üyelerinin çalışması bir şirketi aile yapmaz. Eğer aile yapılırsa, şirketin içine aileye ait duyguları yükler, sonucunda duygusallığın getirdiği sonuçlarla El Corte Ingles örneğinde olduğu gibi asıl uğraşamanız gereken şirket hedefleri ile uğraşamaz hale gelirsiniz.

Kimse “sizden yumurta aldım, sarısı çıkmadı” diye kapımızı çalmadı. İşin bu yönü bizim için çok önemlidir.

ÖDÜLLENDİRME İÇİN OFİSE GELMEK ŞART MI?

  1. İşverenlerin sadece yüzde 22’si çalışanlarının ofiste tam zamanlı olmasını istiyor. Çalışanlar ise performanslarının daha görünür olduğunu düşünerek ofise dönmek istiyor. Sanıyorum bu grupta yer alanlar, “çabanın” ödüllendirildiği bir sistemi benimsiyorlar ve o nedenle ofisi istiyorlar.
  2. Ben şimdiye dek çalışma arkadaşlarımdan hiçbir zaman bana izin için müracaat etmelerini istemedim. Sadece iki prensibim vardı: “Ben aradığım zaman size ulaşabileyim ve sizin işinizi bana sormasınlar.”
  3. Biz bu nedenle Yıldız Holding’de mevcut KPI’ya (APG) ek olarak OKR (HAS) metodunu uygulamaya aldık. bu açıdan örnek bir uygulamadır. Bir de mevcut ücret ve prim politikamızın yanı sıra ödüllendirme mekanizmalarımızı çeşitlendirdik, esnek hale getirdik.

“KRİPTO PARAM YOK, OLMADI DA”

  • Bu konuda hem sosyal medya şirketleri ile hem de hukuki platformlarda yapılması gerekenler yapılıyor ama istismar devam ediyor. Bir kez daha söylemek istiyorum, eğer işleri sürsün istiyorlarsa sosyal medyada insanların isimlerini kullanarak başkalarını yanıltılmaları başta platformaların kendilerinin kurduğu sistemlerle engellenmek zorundadır. Şunu da belirteyim. Aslında ben para biriktiren biri de değilim, servetimle mümasil şahsi banka hesabım da yoktur.

ÖNEMLİ BİR UYARI!

  • “Bu dönemin en önemli konularından birini de ‘nakit akışı’ planlaması oluşturur. Bankaların yerini almaktan kaçınmak, tam tersine nakit iskontosu vererek peşin satmaya ve erken tahsilata yönelmek lazım.”

BU AYIN KRİTİK ÖNERİLERİ

  1. Önümüzdeki dönemde uluslararası ticaret sisteminin kuralları daha fazla tartışmaya açılacak.
  2. Beyin göçü konusuna çok üzülüyorum ama başka ülkelere gidilmesinin kök nedenlerine girmeden bu konuyu çözmek imkansız.
  3. Şirketler enflasyon ortamında dikkatli olmalı. Eğer dikkatli olunmaz ise şirketler sermayelerini kaybedebilirler.
  4. Mutlaka ama mutlaka kârlı iş yapmanız lazım. Ancak, “gerçek kâr” peşinde olun.
  5. Tüketici hiçbir zaman kandırılmak ve aptal yerine konmak istemez.
  6. “Aile ile şirket menfaatlerinin ayrı tutulması” gerektiğini vurgulamıştım. Aile sosyolojik bir olgudur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

kariyerinizi-bir-girisimci-gibi-yonetin

Kariyerinizi bir girişimci gibi yönetin

Demografideki-değişimden-kritik-veriler

Demografideki değişimden kritik veriler